"Eğer Türkiye'nin bir yumuşak işgal altında olduğunu düşünüyorsak bundan kurtulmak için bir seferberlik başlatmak zorundayız... Türk Milletinin ilk hedefi bu nedenle 14 Mayıs'ta Türk olmaktan gurur duyan birini Cumhurbaşkanı seçmektir..."
#SinanOgan

Prof. Dr Oktay Sinanoğlu'nun aziz hatırasını saygıyla anıyorum...

"Türkiye’de İşgal faaliyetleri

Bir ülke iki yöntemle ele geçirilir: Biri ‘yumuşak güç’, diğeri ‘kaba kuvvet’ yöntemi. Yakın zamanda gördüğümüz harpler, işgaller kaba kuvvet yönteminin örnekleridir. Türkiye’de ise uzun yıllardır yumuşak güç yöntemi uygulanıyor. Bu yöntemde, işgal edilecek ülkeye dost gibi yaklaşılır. Hatta yardım edileceği intibaı uyandırılır. Bunun için, o ülkede işgalci ülke işbirlikçi kadrolarını kurar. O ülkenin kaynaklarını ve kişilerini ele geçirerek hiç fark ettirmeden, ufak ufak adımlarla 50 senede işi bitirebilir. Bu usulün dünyada en başarılı uygulanmış ve uygulanmakta olduğu ülke hangisidir dersiniz? Türkiye mi acaba? Yumuşak güçle ele geçirme yöntemi, diğerinden daha etkilidir. Çünkü kaba kuvvetle işgal yolunu seçen ülkenin başı derde giriyor, askerleri ölüyor, büyük çapta mali kaynakları heba ediliyor. Ama yumuşak güç işgalcisinin ölen askeri, mali yıkımı olmaz. İşgal edilmekte olanın öz kaynakları, gittikçe gönüllü hale gelen, vatanseverlik yerine vatansatarlığı şiar edinen öz evlatları kullanılmaktadır. Batı ülkeleri, eski sömürgecilikte kaba kuvvet yöntemini, ama sonraki dönemde yumuşak güç yöntemini, bağımsızlığına kavuştuğunu sanan pek çok eski sömürgelerinde uyguladı. Bu uygulamalar her kıtada, değişik ölçülerde halen devam ediyor ama bilinçlenen, ince oyunları anlayıp karşı duranlar da çok..." diye yazmış rahmetli Oktay Sinanoğlu.

Dr. Sakin Öner “Ergenekon’dan Çanakkale’ye Türk Ruhu”nu anlattı Dr. Sakin Öner “Ergenekon’dan Çanakkale’ye Türk Ruhu”nu anlattı

Bu yöntem yani "yumuşak işgal" daha önce bir Türk devleti olduğundan hiç kuşku olmayan Osmanlı İmparatorluğu'nda denendi. Ancak bu "yumuşak işgal" Vatikan, Fener ve Moskova Patriklikleri, Siyonistler tarafından kışkırtılarak askeri işgallere dönüştü.

Sonuncusunu 1919'da Anadolu'nun işgalinde gördük. Eğer bu askeri işgal olmasa biz yok olmak üzere olduğumuzu anlayamayacak (şimdi işgali görüp seçim ile bir kurtuluş savaşı başlatmalıyız) ve bir Kurtuluş Savaşı başlatamayacaktık... İşgal devletleri bu noktada hata yapıp uyuyan devi uyandırmış oldular. Oysa ki İstanbul'da bir kukla hükümet kurarak ve padişahın saltanatını ve de hilafeti koruyarak ebedi hedeflerine kolayca ulaşmış olurlardı.

Ancak Hristiyan din adamlarının ve Siyonistlerin Türk toprakları ile ilgili sapkınlık derecesindeki hedefleri onlara yanlış yaptırdı.

Günümüzde yine karşımızdaki güçlerce "yumuşak işgal" ( ABD'nin seçimler için Türkiye'de uyguladığı politikalar... iki İttifak'tan kim kazanırsa kazansın ABD kazanmış oluyor) stratejisi izleniyor! Bizde bunun farkında değiliz...

Şimdi yine Vatikan, Fener ve Moskova Patriklikleri ile Siyonistler yeniden tarihi bir hata yaparak Türkiye'nin fiilen işgalini emperyalist devletlerden talep edebilirler (ama akıllandılar ve tecrübe kazandılar öyle yapmıyorlar ve yapmayacaklar). Bu bizim için tarihi bir silkinişe ve uyanışa neden olur. İnsanın içinden keşke diyesi geliyor. Çünkü bizim derin uykudan uyanmamız için böyle şoklar gerekiyor. Türk tarihi bunun örnekleri ile dolu!

Size tavsiyem olan bitenlere ayrıntısına kadar çok iyi bakınız. ( Hüda Par - Hdpkk ile ilişkili ittifaklara) Ülkemizdeki çapsız siyaseti (New York ve Londra tefeci bankerleri ile olma ilişkileri) yakından takip ediniz. Belirtileri (Adım adım Büyük Kürdistan'a gidişi...)  iyi gözleyiniz. Geleceğe dair tedbirleri ( Sinan Ogan gibi birini seçtirmek) almak için çalışınız yoksa bir bakmışsınız Allah korusun "yumuşak işgal" "fiili işgal"e dönüşüvermiş! Oktay Sinanoğlu bugün yaşamıyor yaşasa idi neler söylerdi bende merak ediyorum...

Özcan PEHLİVANOĞLU
07 Nisan 2021 / İzmir

Editör: Kerim Öztürk