✍ | Özcan PEHLİVANOĞLU

Zoka’nın ne olduğunu bilmeyenler için belirteyim; zoka; “büyük balıkları tutmakta kullanılan, küçük balık biçiminde, ucu iğneli kurşun parçası”dır.

Türkler, dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri için daima “büyük balık” olmuştur.

Olaylar ve sonuçlar bize, büyük balığın Türkiye’de zokayı yuttuğunu gösteriyor.

TBMM’de bir vakitler yapılan yemin töreninden sonra HaberTürk gazetesinin attığı “Milletin Koalisyonu” başlıklı haberde, Türkler diğerleri ile beraber üçüncü sırada sıralandı. Yani kendi ülkesinde üçüncü sıraya inen ve diğer etnik ve dini azınlıklarla eşitlenen bir millet haline geldi. Acaba Türkler bunun ne anlama geldiğini biliyor mu?

Günümüzde ise "Türk-Kürt-Arap" devletinden bahsediliyor. Türk milleti bunu anlıyor ve kabulleniyorsa, bizim de diyecek bir sözümüz yok!

2007 yılından bu yana beş kez milletvekili adayı ve birinde de belediye başkanı adayı oldum. Siyaset anlayışım gereği halkın içinde çok bulundum. Gördüm ki, ezici bir çoğunluk için “Türklük” bir şey ifade etmez hale gelmiş. Bu durumun günümüzde gördüğüm tepkisizlik nedeniyle artarak sürmekte olduğunu düşünüyorum.

Unuttular! Osmanlı içinde “Türk” bir şey ifade etmiyordu. Bakmayın siz başka şeyler söyleyenlere; hem İslamiyet hem de Osmanlı için her cephede nedense hep “Türk” ölüyordu! Ülke bugün olduğu gibi etnik mikro ırkçıların eline geçmişti. Çoğunluk olan Türkler, her fırsatta azarlanıyor ve aşağılanıyordu.

Türk Milliyetçileri Bir Büyük Dava Adamını Daha Kaybetti: Mete Beşen Vefat Etti
Türk Milliyetçileri Bir Büyük Dava Adamını Daha Kaybetti: Mete Beşen Vefat Etti
İçeriği Görüntüle

Dönemin hikaye, roman ve anılarında bunu görmek çok mümkün! İstiyorsanız gidip bir bakın. Ya da Ömer Seyfettin okuyun anlamaya yeter!

Yine Türk adı taşıyan aynı gazete 2018 yılında “Meclis’te Müslüman’ı, Süryani’si, Türk’ü, Ermeni’si, Kürt’ü, Roman’ı milleti temsil edecek. 95 yıldır böylesi görülmedi” diye haber yaptı. Ama ne çelişki ki; adsız bir millet tarifi yaparken kendisi utanmadan ve şerefsizce “Türk” adını, adına ek yaparak kullanıyor. Halen de öyle!

Bu da Türk’e karşı yapılan gönül alıcı ufak takiyyelerden biri. Tıpkı Hürriyet Gazetesi’nin logosunda “Türkiye Türklerindir” ibaresinin kullanılması gibi…

Ancak bu tip yayın organları doğru yazıyor! Kızmıyorum onlara sizinkisini bilmem ama benim gözümü açıyorlar...

Gazi Meclis'de bir iki gün önce "biji serok Apo" sloganları yükseliyor milletvekillerinden ve mecliste bulunan siyasi partilerden (İyi Parti hariç) ses yok! Hatta malum şahıs "Öcalan Komisyonu"na gidin "kurucu önder" ile İmralı'da görüşün diyebiliyor.

Türk milletinin bu durum karşısında derhal toplanıp TBMM'ye giderek vekillerden yetkiyi devralması gerekirken onların; Gazze, avukat cinayeti, sanatçıların uyuşturucudan gözaltına alınması, eski bir Akp milletvekilinin tutuklanması ile meşgul olduğunu veya edildiğini görüyoruz.

Bu satırları yazarken tarih 8 Ekim 2025... Balkan Savaşlarının küçücük hatta minnacık bir ülke olan Karadağ tarafından başlatılmasının yıldönümü! Bu savaşta 167.312 kilometrekarelik bir toprağı kaybettik. 1.500.000 civarında Türk ve Müslüman katledildi, 800.000 civarında Türk ve Müslüman Anadolu'ya göç etmek zorunda kaldı!
Bu insanlık dramını, hatırlama konuşma ama Gazze ile yat Gazze ile kalk! Yazık ki, ne yazık...

Bunun en büyük sebebi ise, ne yaptığını bilmez bir halde olan Türklerin zokayı yutmuş olmasıdır.

Evet, doğrudur, 1923'den bu yana Türkler hiç bu duruma düşmemişti. Hoş ne durumda olduklarının hala farkında değiller ya!

Türkleri bu duruma düşüren, Atatürk’ten sonra gelen bütün hükümetlerin ve siyasetçilerin aymazlıkları ile gaflet, dalalet ve ihanetleridir.

Makam, mevki ve para hırsı; Türklerin gözünü kör etmiştir. Kaleler içten fetih edilmiştir. Atatürk cumhuriyetinin kazanımlarının sonsuza kadar süreceğini zannedenler halen plajlarda keyif sürmekte ve rakı masalarında demlenerek fakir ve yoksul bırakılmış Türk'e karşı "Atatürkçülük Edebiyatı" yaparak üst perdeden bakmaktadır.

Dış güçlerin kontrolündeki tüm cemaat ve tarikatlar, Türklerin pelteleşmesi için elinden geleni esirgememiş ve Türklük ruhu uydurma bir din anlayışı ile köreltilmiştir.

Bununla beraber, Türk’ün karşısındaki kuvvetler halen çok çalışmakta ve Türk’ün bileğini bükmek için binlerce insan (pkk'lılar) can vermekten dahi kaçınmamaktadır.

Bir kısım Türk, halen asli cehverini korusada, çalışmaları ve gayretleri yetersizdir ve de sonuç almaktan uzaktır.

Türk’ün karşındaki güçler ideallerini gerçekleştirmek için can, mal, para, aile gibi bütün dünya nimetlerini bir kenara koyabilmektedir. Türk’ün cılız ataklarla buna karşılık vermesi ancak kaçınılmaz sonu ertelemekten başka bir işe yaramaz.

Şimdi bunu okuyan bazı Türkler bana çok kızacak. Bunu biliyorum. Ancak bunlar bir gerçek. Bizi yıllar sonra okuyacak olanlar, birilerinin (Fatih Kerimi gibi... o da yüz küsur yıl önce İstanbul Mektupları'nda gerçekleri anlatır ve herkes ona kızar) bu gerçekleri gördüğünü ve uyardığını anlayacak ve de ona göre tedbir alacaktır.

Sonuç olarak; Türkler 87 yıldır (1938 – 2025) uyumuş ya da uyutulmuştur. Afyon yutmuş bir hale gelmiş milletin zokayı yutması anlaşılır bir şeydir.

Gezdiğim yerlerde gördüğüm insanlar için, Türklük öncelikli bir husus değildir. Ne tarihte yaşanmış olanlar ne de gelecekte yaşanacaklar onları ilgilendirmemektedir. Cebi ile midesi arasındaki ilişkiden başka bir şey düşünmez hale gelmiş olan Türkler için, senaryosu dışarıda yazılan filmin sonu bellidir. Siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeler bize bunları açık ve net olarak göstermektedir.

Her türlü bela musibet Anadolu'nun bağrını sarmıştır. Bundan kurtuluş Türk'ün uyanışı ile mümkündür!

Türkleri, Anadolu’da yok olmaktan kurtarmak yine meselenin farkında olan Türklere düşmektedir. Onlar öne geçmek ve inisiyatif almak zorundadır.
Eğer onlar nefislerini ve dünya nimetlerini bir kenara iterek ve her türlü sonu göz önüne alarak çalışırlarsa, Türk’ün makus talihi bir kez daha yenilecektir.

Türkler Etrak I Bi İdrak Mi 2