Bizim "Muhafazakar sağcılar" Arapça ve Farsçayı Estergon Kalesi gibi savunup kollarken İngilizceden Türkçeye girmiş sözcüklere hep duyarsız kaldılar. İslamcısı da milliyetçisi de duyarsız kaldılar. Bu duyarsız kalan anlı şanlı adamların adını yazsam bine yaklaşır. Ama bir Aydın Köksal çıktı ortaya bakın neler yaptı.

Bilirim uzun yazıları okuma üşengeçliği vardır çoğumuzda; üşenmeyip okuyalım.

Alper Aksoy

******************

Prof. Dr. Aydın KÖKSAL ismini, belki gençlerimizden az kişi biliyor. Çünkü hiçbir iletişim aracı, basın bundan söz etmiyor.

Bilgisayar ve bilişim dünyası, yazılım dünyası, belleğimizi böyle yararlı bilgilerle donatmıyor.

İşte, bu yazdığım cümledeki bilgisayar, iletişim, bilişim, yazılım, donatım, bellek, ileti, çıktı gibi her gün kullandığımız sözcükleri Türkçemize kazandıran insan, Prof. Aydın KÖKSAL'dır.

Bir millet için Dil kavramının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

Gelişmiş toplumlar, diğer toplumları sömürge yapabilmek için ilk olarak dillerinden vazgeçmelerini sağlıyorlar.

Yabancı sözcüklere özendirerek, kendi dillerini zaman içinde unutmalarını, küçümsemelerini sağlıyorlar.

Sokakta gördüğümüz her Amerikanca (yarı ingilizce-yarı Türkçe) ve Arapça sözcük, bizi cehalete, geriliğe, açlığa, işsizliğe ve sömürgeleşmeye götüren adımlardır.

Prof. Dr. Aydın Köksal, Galatasaray Lisesi'ni birincilikle bitirdikten sonra Fransa’daki INSA de Lyon'dan, elektronik yüksek mühendisi olarak mezun oldu. Bilişimsel dilbilim dalında doktora yaptı.

Hacettepe Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı(1967).

Bilgi işlem merkezini kurdu, Bilişim Enstitüsünün kurulmasını sağladı.

Bilgisayar mühendisliği bölümünü kurdu, başkanlığını yaptı.

Türkiye bilişim derneğini kurdu, başkanlığını yaptı. ÖSYM, Üniversiteler Arası Seçme ve Yerleştirme Merkezi Bilgi İşlem merkezini kurdu.

Yabancı dille öğretime karşı çıktı.

Dışarıdan ithal edilen tüm teknolojik ve elektronik ürünlerin mutlaka Türkçe karşılıkla vatandaşa öğretilmesini istedi. Türkiye'de buna öncülük etti.

1960'ların sonunda Türkiye'ye ilk bilgisayarlar ve donanımları getirilmeye başlandığında, herkes "computer "diyordu, "printer" diyordu, "memory" diyordu, "komünikasyon, "instruction" diyordu. Ve o zamanki tüm aydınlarımız bu sözcüklerle anılması gerektiğini düşünüyorlardı.

Aydın Köksal'ın bu teknolojiye Türkçe karşılık bulma çabalarını eleştiriyorlardı, çok gereksiz ve saçma buluyorlardı, alay ediyorlardı. "Çünkü tutmaz" diyorlardı. "Halk benimsemez" diye düşünüyorlardı.

Türkiye'de o tarihlerde yazılım üzerine çalışan ilk mühendis Aydın Köksal oldu.

Bu alandaki tüm çalışmalarını Türkçe olarak anlattı.

Computer yerine "bilgisayar" dedi.

Prosesingi yerine "bilgi işlem" dedi.

Memory yerine "bellek" dedi.

Printer yerine "yazıcı" dedi.

İnstruction yerine "komut" dedi.

Komünikasyon yerine "iletişim" dedi.

Çıktı, ileti, veri tabanı, yazılım dedi.

Türk Milliyetçiliği nereye gidiyor?
Türk Milliyetçiliği nereye gidiyor?
İçeriği Görüntüle

Bunların tamamını da, Türkçe dilbilim kurallarına uygun olarak türetti.

Çünkü Türkçe dilbilimine de tam hakimdi.

Türkçe en iyi bilim diliydi.

Yaptığının doğru olduğuna o kadar emindi ki karşı çıkıp eleştirenlere hiç kulak asmadı.

Hatta 1980 yılından önce Tercüman Gazetesi'nde, Nazlı Ilıcak bunu eleştiren bir köşe yazısı yazmıştı. "Tutmaz" demişti, "Kimse Computer yerine Bilgisayar demez" demişti.

Makalesinde Aydın Hoca ile alay etmişti.

Oysa, tüm gelişmiş ülkeler, dışarıdan ithal ettiği teknolojik ürün ve hizmetlere kendi dillerinden karşılık bularak toplumuna öğretiyordu.

Bizim sömürge aydınımız bunu hiç görmedi.

Aydın Köksal'ın Türkçe karşılık bulduğu sözcük sayısı 2500'ü buldu. "Bunların içinden 50 tanesi benimsense, bana yeter" demişti.

2500 sözcüğün tamamı da tuttu, halkımız tarafından benimsendi. Şimdi ülke bunları kullanıyoruz.

İleri görüşlü olmak, kendinden emin olmak, kararlı olmak gerekiyordu.

Daha da önemlisi, Atatürk'ü iyi anlamak gerekiyordu. Macaristan'da, Macar diline 4 yeni kelime ekleyen bir bilim adamının anıtını dikmişlerdi.

Ama bakın görün ki, benim ülkemde Türkçeye 2500 yeni sözcük kazandıran bu çok değerli bilim insanımızın hiçbir yerde anıtı yok ve gençliğe öğretilmiyor.

Tekel ve sıkıyönetim sözcüklerini, Ömer Asım Aksoy bulmuştu.

Kelime yerine sözcük demeyi, Melih Cevdet Anday türetmişti.

Aydın Köksal tüm çabalarıyla Türk toplumunun çağdaş bir bilişim toplumu olmasını sağladı.

Prof. Dr. Aydın Köksal, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Almanca, İspanyolca biliyor.

"Biz kendi gücümüze güvenmeyi, Mustafa Kemal'den öğrendik" diyordu.

Dünyanın değişik ülkelerinden, kurumlarından çok sayıda ödül aldı.

Değeri biraz geç anlaşılsa da, Türkiye'de de kendisine çok ödül verildi.

Allah, uzun ömür versin..

Sağlıklı bir yaşlılık nasip etsin..

84 yaşındadır, hala çalışmaktadır.

Cüneyt Şaşmaz