Yazıya nereden başlasam bilemedim. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Her gün felakete doğru hızla yaklaşıyoruz. Devlet, ekonomik olarak iflasa sürükleniyor.
Peki devlet iflasa sürüklenirken devleti yönetenler durumun ciddiyetinin farkında mı? Kesinliklen HAYIR.
Asıl can sıkıcı olan da bu zaten. Devletler ekonomik olarak zor dönemler yaşayabilir. Ekonomik kriz de olabilir ama böyle dönemlerde en önemli şey devleti yönetenlerin devlet adamı ciddiyeti ve kararlılığı göstermesidir. Çünkü zor dönemlerde milletler, devlet adamlarına güvenmek isterler.
Bugün, devleti yönetenler millete güven vermek yerine sadece siyasi şov yapıyorlar.
Devletin en tepesindeki Cumhurbaşkanı çıkıyor. Onların Doları varsa bizim Allah’ımız var diyor.
İktidarın her koşulda destekçisi Bahçeli çıkıyor. Dolarla doğmadık ki Dolar olmayınca ölelim diyor.
Hükümetin tüm yetkilileri ve yandaş medya, dış güçler masalını konuşuyor.
Sözün özü kimse millete ete dişe dokunur tek açıklama yapmıyor.
Hala tek dertleri kendi seçmenlerini elinde tutmaya çalışmak… Hala devlet adamı gibi konuşmak yerine siyasetçi gibi konuşuyorlar.
Beyler! Artık seçimler bitti. Tamam, seçimleri siz kazandınız. İstediğiniz oldu. Artık seçmeninizin hoşuna gidecek açıklamalar yapmak yerine gerçekleri konuşun.
Dış güçler, mış güçler diye masal anlatmayın. Doların yükselmesine sevinenler vatan hainidir diyerek konuyu saptırmayın.
Bırakın isteyen sevinsin, isteyen ağlasın. Siz sadece işinizi yapın.
80 milyon insan yas tutsa Dolar düşecek mi? HAYIR
80 milyon insan ‘’Bizim Allah’ımız var’’ diyerek dua etse Dolar düşecek mi? HAYIR
80 milyon insan ‘’Bizde milli ruh var’’ diyerek bozkurt işareti yapsa Dolar düşecek mi? HAYIR
80 milyon insan ‘’Ya Kahhar ABD’’ dese Dolar düşecek mi? HAYIR.
Atalarımız ne güzel söylemiş. ‘’Lafla peynir gemisi yürümez’’
Ben de diyorum ki ‘’Lafla Dolar düşmez’’. Dini ve milli duyguları istismar ederek, sağa sola tehdit savurarak Dolar düşmez.
Doların düşmesi için somut icraatlar gerekir. Üretim ekonomisine geçilmelidir. Dünya’ya ekonomik olarak güven verilmelidir. Yerli sanayi desteklenmelidir ama bu saydıklarımın hiçbiri yapılmıyor.
Bakın bugüne kadar her şeyi lafla idare edebildiniz. Dış politikayı eyyy diyerek yürütebildiniz ama Ekonominin şakası olmaz. 
Ekonomi hamasi nutuklarla yürümez. Çünkü Ekonomi bir bilimdir. Bilim de sizin lafınıza bakmaz.  Gerçek neyse suratınıza tokat gibi yapıştırır.
Türkiye şu anda 16 yıllık hovardalığın bedelini ödüyor. Ülkeye dışarıdan bol para gelirken gelen para üretime yönelik harcanmadı. Yola, metroya, inşaata gömüldü. Yani para boşa harcandı.
Eğer gelen para üretime harcansaydı bugün dış yatırım kesildiğinde kendi kendimizi idare edecek durumda olacaktık.
Size dış güçler mi 470 milyar Dolar borçlanın dedi?
Size dış güçler mi borç parayla İnşaat yapın dedi?
Şimdi kimseyi suçlamayın. Dış güçler falan bunlar boş laf…
Yazımı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllar önce söylediği bir sözle bitirmek istiyorum. Bakın ne diyor:
"Bizde bir adet var, ülkede başımıza bir şey geldiği zaman hemen 'dış güçler' deriz, yabancılar deriz şu deriz bu deriz, onlara bazı isimler buluruz. Ve bunlar sebebiyle biz ayağa kalkamıyoruz, kalkınamıyoruz, birliğimiz beraberliğimiz bozuluyor filan. Yani bu doğru da olabilir ancak ben buna katılamıyorum. Niye katılamıyorum? Eğer sizin bünyeniz güçlüyse, sağlamsa, bünyede olan virüs hiçbir zaman sizin vücudunuza zarar veremez"
Çok haklısınız Sayın Cumhurbaşkanı. Sizinle aynı fikirdeyim. Eğer sizin bünyeniz güçlüyse, sağlamsa, bünyede olan virüs hiçbir zaman sizin vücudunuza zarar veremez

Barış Atagün