Eleştiriye tahammülsüzlük; çağ dışı, insanlık dışı, din ve töre dışı, gayri insani, gayri ilmi, antidemokratik ve kaba bir davranıştır. İnsanlar robot değildir, fikri sabit kalamaz; aklı ve fikri olan herkes eleştirir. Otokritik, murakabe ve muhakeme olmazsa; eleştiri, özeleştiri ve empati eksikse felaketler kapımızı çalar, yanlış yapmak kaçınılmaz hale gelir.
Çağın ve bilimin gereği olarak ortak aklı bulmak ve onu kılavuz edinmek için eleştiri olmazsa olmazdır. Gelişme, ilerleme ve meydana gelen sinerji ile pozitif değişim için eleştiri, hava, su ve diğer zorunlu ihtiyaçlar kadar önemlidir. Adap, edep ve ahlak sınırları içinde yapılan makul eleştiriye tahammülsüzlük, ilkelliktir.
Eleştiri olmazsa ne birey, ne aile, ne akraba, ne millet, ne parti ne de devlet ayakta kalabilir. Güç ve iktidarın konforunu sürdürenler dahi eleştirenlere muhtaçtır. Ancak eleştiri bazen ağır bedeller ödetir; zira koltuk ve makam sahipleri hep alkışlanmayı, pohpohlanmayı ister. Her eylem ve söyleme yapılan cömertçe alkış da aslında eleştirenler sayesinde gerçekleşir.
"Türkiye'de felsefe olmadığı için, eleştiri kavramı gelişmedi. Az gelişmiş toplumlarda eleştiri yaptığın zaman küfür etmiş sayılıyorsun!" (Doğan Kuban)
Eğriye eğri, doğruya doğru diyen vicdan sahiplerine selam olsun! Her doğrunun ya da yanlışın alkışlanması, aklını ipotek altına alanların işidir. Aklımıza ipotek koyacaksak akıl niçin var? Allah bize aklı niçin verdi? Bilgisiz eleştiri, akıntıya kürek çekmektir.
Karar ya da güç sahibi ne söylese alkış, farklı görüşler bile aynı coşkuyla alkışlanıyor. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? İnsan bir duruşa, bir kıbleye sahip olmalıdır; aksi hâlde omurgasızlık baş gösterir. Bugün bir partiye sorgusuz sualsiz biat edenler iyi bilmelidir ki partiler, demokrasi, özgürlük ve eleştiri sayesinde vardır. Aksi hâlde, bugün kutsanan hiçbir liderin adı bile anılmazdı.
Statükonun ve gücün konforuna sığınarak yağcılık yapmak yerine, vatanı gerçekten düşünenler eleştirmekten kaçınmaz. Siyasi kararlar doğası gereği eleştirilir. Türk milletinin geleceğini ilgilendiren her karar, toplumun ikna edilmesini gerektirir. Siyasi makamlar, milletin emanetidir. Doğru yaptığına inananlar, toplumunu bilgilendirmek ve ikna etmek zorundadır.
Terör örgütleri korku salarak hâkim olmaya çalıştığında bunu yanlış buluyorsak, toplumu zorla sindirmek de aynı ölçüde sakıncalıdır. İnsan, insanca yaşamalı; temel hak ve hürriyetlerden istifade etmelidir. Türk tarihi, insan onurunu ve yaşama hakkını koruma tarihidir. Türk milleti, en ağır bedelleri öder ancak özgürlüğünden asla taviz vermez.
Eleştiri, karar vericilerin yanlış yapmasını önler ve toplumun desteğini güçlendirir. Gerçek liderler, eleştiriye değer verir çünkü seven, sevdiğini eleştirir. Karar vericilerin hep haklı, eleştirenlerin hep haksız olduğu düşüncesi insan doğasına aykırıdır.
"Benim hatamı bana söyleyenden Allah razı olsun." (Hz. Ömer (R.A))
Türk milletinin haklı eleştiri yapma cesaretinden mahrum bırakılmaması dileğiyle... Allah bizlere doğruların yanında, yanlışların karşısında duran bir ömür nasip etsin!
Sabri Şenel – 15.05.2025 / İstanbul