Kişinin potansiyelini tam olarak kullanabilmesi için aklının, bedeninin ve ruhunun bütün potansiyelini gerçekleştirmesi gerekir. Bilgeliğin yolu kendini yenilemekten ve yeniden oluşturmaktan geçer. 
    İç huzura ulaşmanın için, her geçen gün daha fazla kişiye hizmet etmeliyiz. Hizmeti artıran kişi fiziksel, zihinsel, Toplumsal/duygusal ve ruhsal boyutlarda kendini yenileme sürecine girer. 
     Fiziksel açıdan, bedenini güzel bakar, beslenmesine ve spor yapmasına dikkat eder. 
      Zihinsel açıdan, zihin gücünü açığa çıkarır, zihninin ustası olur, zihin baltasını biler. İyi okur, iyi yazar. Soru sorma bilgeliğini kazanır. 
      Toplumsal/duygusal açıdan, hizmet eder, empati gücünü geliştirir, sinerji yaratır.
       Ruhsal açıdan, kendi değer sistemine bağlılığını geliştirir. Kendisini, tüm insanlığa bağlayan kaynaklardan faydalanır. Kendi yaşantısını, egosunu aşarak içindeki en zengin kaynaklarına ulaşır ve o kaynakları kullanır. 
     Kendimizi yenilememiz ve gelişmemiz, bu dört boyutun her birinde dengeli bir şekilde büyümemize bağlıdır. İçimizdeki ateşi canlandırmanın sırrı, bu dört temel ihtiyacımızı bir bütün olarak karşılamamızda yatar. 
   Bu dört ihtiyaç birbiriyle ilişkilidir. Stephen R.Covey’e göre bu temel ihtiyaçların karşılanması, içimizdeki ateşi alevlendirir Gerçek iç dengeyi ve tatmin duygusunu ve neşeyi bu dört ihtiyacın birbiriyle kesiştiği merkezde bulabiliriz. 
       Bu dört temel ihtiyacımızın karşılanması,  kimyasal elementlerden bir bileşim oluşturmak gibidir. Bileşim sürecinde kritik kütleye eriştiğimizde ani bir patlama olur. Bizim içimizde de buna benzer bir enerji patlaması olur (Covey, s. 51). İçerideki ateşi alevlendiren bu iç sinerji patlaması, hayata vizyon, tutku, ve serüven ruhu kazandırır. İçimizdeki  ateşin anahtarı, ardımızda bir miras bırakmak yolundaki ruhsal ihtiyacımızdır. Bu ihtiyaç kendimizi aşmak ve benliğimizden daha yüce bir amaç için  yaşamaktır. Bu süreçte hayatımızın kalitesi artar, 
    Binlerce yıllık tarih boyunca  bilgeler hep şunu söylemişlerdir: “ İnsan kendinin dışına uzanarak, başkalarına yardım etme gücü kazanarak ve kendini geliştirerek hayatındaki en büyük doyuma ulaşabilir. Hayatın kalitesi içeriden dışarıya doğrudur. Kendimizden daha yüce bir şey için yaşayarak hayatımıza bir anlam verebiliriz. ”  
      Hint Filozofu Patanjali’nin sözleriyle açıklayacak olursak: “Büyük bir amaçtan ve sıra dışı bir fikirden  etkilendiğimizde tüm düşüncelerimiz zincirlerini koparır, zihnimiz sınırlarını aşar, BİLİNCİMİZ HER YÖNDE GELİŞİR. Uyuyan güçler, yetenekler ve beceriler canlanır ve her zaman hayal etiğimizden daha iyi bir insan olduğunuzu keşfedersiniz. “(Sharma, s. 69).  
    George Bernard Shaw şu satırları  yazarak bu durumu çok güzel anlatmıştır: “Ben hayatımın bütün topluma ait olduğunu düşünüyorum. Yaşadığım sürece toplum için elimden geleni yapmak da, benim için bir imtiyaz olacak. Öldüğüm zaman iyice kullanılmış ve tüketilmiş olmayı istiyorum. Çünkü ne kadar çok çalışırsam, o kadar çok yaşarım. Ben hayattan, hayat adına zevk alıyorum. Hayat benim için yanıp sönüverecek bir mum değil, bir an için havaya kaldırmam gereken bir göz alıcı bir meşaledir. Gelecekteki kuşaklara devretmeden önce meşalenin mümkün olduğu kadar parlak yanmasını istiyorum.” (Covey, 1997, 321).

Milli egemenliğimiz kaldı mı? Milli egemenliğimiz kaldı mı?

    Sağlıklı, mutlu ve huzurlu olmamız için fiziksel, zihinsel, sosyal/duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarımızın karşılanması gerekir. Bu ihtiyaçları yaşamak, sevmek, öğrenmek ve bir miras bırakmak şeklinde özetleyebiliriz. Bu temel ihtiyaçlar karşılanmazsa kendimizde bir boşluk ve eksiklik hissederiz. En sonunda de kendimizi inşa edemeyip israf etmiş oluruz.

Kaynaklar

Stephen R COVEY. Önemli İşlere Öncelik, çev. Osman Deniztekin, Varlık Yayınları, İstanbul, 1998. 
Zülfikar ÖZKAN. Beynin Mutluluğa Ayarlanması, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2021.

Editör: Kerim Öztürk