Hak-hukuk, ahlak, etik değerlerin sulandırıldığı, tamamıyla şekle dayalı ve tüketim araçlarını öne çıkaran, ya da, üretmeden tüketen bir sürece dönüşen İslam’a doğru… İslami semboller alınıp satılır hale gelmiş, yer edinmek için kullanılır vaziyete dönüşmüş; İslam şartı adeta ikiye indirgenmiş: Başörtüsü ve içki içme…

O,sözde Müslüman, İslamcı, güya dindar, kalbi yemeye odaklanmış, gözü doymak bilmeyen ama ağzı salâvat getiren güruh hangi İslamı yaşıyor?
İslam Dini’nin tebliğcisi Hz. Muhammet Mustafa’nın, aşiretlere dayanan ve sömürü sistemini önceleyen, kadını hiç gören kendi ilkel toplumunda vermiş olduğu nitelikli kavganın neresindedir ağzından salâvat düşmeyen muktedirler?
*
Neler okuyoruz; neler duyuyoruz:
Diyanet'in yıllık maliyeti milyonları içerir TL olan yayınların bulunduğu dijital arşivinin bir bölümünü erişime açmasıyla dikkat çeken söz konusu fetvalara yenileri de eklendi. Özellikle sosyal medyada en çok ses getiren ise kurumun Kadın ve Aile kitaplığında yer alan Aile Hayatımız isimli kitaptaki cümleler oldu.
2015 yılında neşredilen kitapta çiftlerin birbirlerinin mahrem yerlerine bakabileceği yönünde bir fetva bulunuyor. Söz konusu fetva, beraberinde iki şerhi de getiriyor; birbirlerinin mahrem yerlerine bakmak isteyen çiftlerin 'evlenme niyetinde olması' şartı ve 'haddi aşmama' şartı.
*
İlahiyatçı Yumni Sezen hocamızın (Prof.Dr.) ifadesiyle’’ Özden uzaklaşmanın İslam Toplumlarında yarattığı tahribat’’ ve devamla;
Kur’an ayetlerinden seks gücünü arttıran ayetler(!) seçip çıkartmak ve bunu televizyonda milyonların gözü önünde söyleyebilmek. İslam bu mudur? Bu işe yarayan bir ayet var mıdır? Kur’an bunun için mi gelmiştir? Dehşet verici bu saygısızlığı İslam adına yapabilmek, olacak şey midir?
*
Şunlara bakınız:
--Sakalı çıkmamış oğlan çocukların yüzüne bakmak harama girebilir.
--Sakalı jiletle almak lanetlenmiştir.
--Dövme yaptırmak lanetlenmiştir.
--Kadınların kaşlarını aldırmaları mekruhtur.
--Üç yaşındaki erkek çocukların, annelerinin göbek ve diz arası bölgeyi görmesi haramdır.
--Kocası karısını deşarj olmak için dövebilir. Bu, onu boşamasından daha iyidir.
--Çocuk yaşta da olsa kız-erkek iki kardeş aynı odada yalnız yatmamalıdır.
--Tavla, satranç oynamak lanetlenmiştir.
Daha niceleri. Artık şu meşhur laf söylenir. Sağa bak günah, sola bak küfür, arkaya bak şirk.
*
Bir defa her şeyin din ile önlenmesi doğru mudur? Yanlış ve çirkin görülen bir şeyi önlemek istediğimizde haklı olsak bile ki çoğunda haklı değilizdir, dini her şeye bulaştırmak, en hafifinden saygısızlıktır. Örf var, adet var. İstenmeyen bir şey bunlara dayandırılabilir ve bu kaynaklarla terbiye edilebilir. Din de bu üsluba yer verir ve orada ‘maruf’ denen bir kavram vardır. Fakat böyle yapılmamış, dinin bizzat kalbiyle oynanmıştır.
*
İslam’ın anlamını, ufkunu, hayatiliğini daraltanlar,’’ musiki haramdır, insanı uyuşturuyor’’ diyorlar. Bu dar yollara girenler kendileri dini uyuşturma aracı yapmışlar, afyon gibi kullanmışlardır. Musikisiz din olmaz. Hakikatin olmazsa olmaz üç boyutu vardır: İyi-Doğru-Güzel. Güzelliğe, ahenge, tenasübe değer veren; İslamiyet, sanattan, özellilikle musikiden mahrum kalabilir mi?
Birçok unsuru olan kültürün özellikle üç çekirdeği bulunur ki bunlar ‘’dil-din-musiki’’dir.
*
İşin aslı, başa dönersek; Yüz yıllarca önce birinin yazmış olduğu bir kitabdan, sekse iyi gelenler başta olmak üzere, şifalı reçeteler vermek, eğer din adına yapılıyorsa, bunları kabul etmenin bir iman meselesi olduğu, inanmayanların ahirette sorguya muhatap olacağı söyleniyorsa, İslam başka yerlere taşınmış,’’eklenmiş din’’ oluşmuş demektir. 
*
Bir şifa kitabı, neden dine monte edilmiştir? Çünkü iddia edilmektedir ki, evliya bunu desteklemiştir; hatta hakkında hadis(?) bile vardır. Gerçekte bu iş, o günün reklamıdır. Reklamın inandırıcı olması için din kullanılıştır.
Bugün  olduğu gibi.
İslamın hedefleri kaybolur gider. Başka bir İslam karşımıza çıkar. Allah’ın hukukunu hatırlatan, kulluğa ait esasları belirleyen ayetler doğru anlaşılmadığı gibi, insanların hukukunu çiğnememeyi, iyi insan, samimi Müslüman, iyi mümin olmayı hatırlatan, yardımlaşmayı ve paylaşmayı emreden ayetler ise, işimize gelmediği için göz ardı edilmiş olur.
*
Kimi anlayış kıtlığından veya cehaletten, kimi işimize gelmediğinden veya öyle geldiğinden; İslam, halk tabiriyle kuşa çevrilmiş desek yanılmayız.

Hani Türkler Göçebe Bir Kavimdi? Hani Türkler Göçebe Bir Kavimdi?

A. Kemal GÜL - Ocak-2024

Editör: Kerim Öztürk