Bildiğiniz gibi Japonya bir imparatorluk. Ama, bugüne kadar Voleybolun da İmpatatorluğu idi.

Japonya uzun yıllardır voleybolda bir dünya ekolüdür. Daha ortaokulda voleybola başladığım 1960'lı yılların sonları ve 1970'li yılların ortalarına kadar Japon voleybolu bizler için adeta bir efsane idi ve sarsılmaz bir voleybol ekolünün de sahibiydiler.

Örneğin o yıllarda çok popüler olan  Japon icadı bir servis stili de vardı. Adı da "Japon Servis" idi. Topa servis için normal smaçla vurduğunuzda top döne döne gittiği için, havada çizdiği eğriden aşağı yukarı nereye gideceğini hesaplayabilirsiniz. Japon serviste ise esas, topu dönmeyecek şekilde karşı sahaya göndermektir. Top havada giderken dönmediği için, nereye düşeceğini kestiremezsiniz. Örneğin fileyi geçince hiç ummadığınız bir yerde aniden düşüşe geçer ve bu da karşı takımı genellikle çuvallatır. Üstelik bu servisi çok sert göndermek de gerekmezdi. Cansu'nun bir çok servisinde bunu gözlemlemek mümkün.

Şimdi ise serviste güç ve sert smaç stili gözde bir stil. Ama çok hızlı gelen topu manşetle karşılamak da gerçekten bir maharet işidir ve hiç de kolay değildir. Üstelik çok sert servisi pasör arkadaşınıza göndermek de olağanüstü bir maharettir.

Ayrıca dirseğiniz ile bilek arasındaki önkolun yumuşak dokusu adeta demirle dövülmüş gibi olur ve sağlık açısından tehlikelidir de. Damarınız patlayabilir, cilt dokunuz hasar görür. Şimdi bakıyorum, artık bilekten dirseğe kadar kolluk kullanmaya başlandı. Bunu da gerçekten elzem buluyorum.

Dünyanın en iyi voleybol topu markası Mikasa'dır ve bu da bir Japon üretimidir.

Ayrıca Zehra Güneş'in çok başarılı olduğu kısa pas smaç stili de yanlış hatırlamıyorsam 1970'lerde bulunan bir stildi. Yine yanlış hatırlamıyorsam bu stil de Japon icadı idi. Bir ihtimal demirperde ülkelerinden birinin icadı da olabilir. İyi hatırlayan voleybolcu dostlar ın bu konudaki yorumunu da bekliyor olacağım.

Kısacası ana konumuza dönecek olursak, Japonya İmparatorluğu aynı zamanda bir "Voleybol İmparatorluğu"dur. Ve Atatürk'ün kızları bugün bu imparatorluğu hem de imparatorluk topraklarında devirdi. Atatürk'ün kızlarını ve süper başarılı İtalyan hocamız Daniele Santarelli ile devlette bu konuda emeği geçen herkesi kutluyorum.

Şunu da unutmayın ki voleybolcu kızlarımız bu sporla vücutlarında kalıcı bazı hasarları da göze alıyorlar. Bu da her yükseldiklerinde yere düşerken, bel bölgesindeki L5 diskinin eğilmesine ve alttaki diskin sinirlerine baskı yapması şeklinde oluşmaktadır. Ve bu arıza voleybolu bıraktıktan sonraki yıllarda ortaya çıkarak canınızı fena yakar. Ağrılardan duramazsınız. Çoğu zaman da  sonuç ameliyattır. 

Plonjonlarda dizlerin parkeye sert teması da dizlerde hasar bırakır.

Örneğin bendeniz okul, ekonomi, vs. nedenleriyle uzun yıllar oynamamış olsam da L5'den arızalıyım ve 30 küsurlu yaşlardan itibaren bana zıplamak yasaklandı. Onca haftalar yatak, fizik tedaviler ve çektiğim acılar da cabası. Halen de en küçük bir yanlış harekette kendini hatırlatmaktadır.

Sol dizimde halen çektiğim bir ağrı da voleybolun mirasıdır.

Dün Kobani bugün Halep! Aynı oyun mu oynanıyor? Dün Kobani bugün Halep! Aynı oyun mu oynanıyor?

Kızlarımızın her şeyi göze alarak gerçekleştirdikleri fedakarca başarıları vesilesiyle, ülkemizde voleybolun ilk altyapısını Cumhuriyet'in ilk yıllarında kuran kuran Selim Sırrı Tarcan hocamızı da minnet ve rahmetle anıyorum.

Fatih Güllâpoğlu - 23 Eylül 2023-Cumartesi-

Editör: Kerim Öztürk