Dr. Şahin CEYLANLI                              

Milliyetçilik, sadece bir ideoloji değil, bir yaşayış ve duruş tarzıdır. Maddi ve manevi açılardan milletlerin kendi ülkelerinin menfaat ve çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışıdır. Başka bir ifade ile; kendi milletini ve kültürünü yaşatmak ve onları yüceltmek için yapılan çabalar, benimsenen ilkeler, milletin devletine sadakat duyguları içinde bağlanması, güçlü bir gelişme içinde zorlukları bertaraf ederek milletini diğer milletler nazarında eşit ve hür duruma getirmek, milletin bütün fertlerini tasada, kederde ve kıvançta ortak ve bölünmez bir bütün yaparak, adalet duygusu içinde yaşamalarını sağlamaktır.

       Geçmişte olduğu gibi, bugün de milliyetçiliğe düşman olan ve içlerine bir türlü sindiremeyen bazı çevreler, laf ebeliği yaparak milliyetçiliği küçümseme cüretine kapılmışlardır. Oysa; milliyetçilik alay edilecek, hor görülecek ve küçümsenecek bir düşünce sistemi değildir. Toplumlara ders veren, onların düşünce ufuklarını aydınlatan, benliklerini pekiştiren ve karakterize eden sosyolojik bir gerçektir. Her devirde olduğu gibi bugün de “ Yükselen Bir Değer “olmaya  devam edecektir. Tarihte, coğrafyada, siyasette veya hepsini içine alan kültürde  milliyetçilik yapmak yadırganmamalıdır. Çünkü, kendi vatanını, bayrağını, insanlarını, dilini, tarihini, ananelerini, gelenek ve göreneklerini sevmekten daha güzel ve daha ulvi ne olabilir?

       Mazlum ve ezilen toplumlar, ancak milliyetçilik sayesinde esaretten ve kölelikten kurtularak hürriyet içinde yaşama sevincine kavuşabilirler.

       Avrupa’da ideolojik mahiyette milliyetçilik Fransa’da 1789 Fransız İhtilâli ile birlikte başlamış ve daha sonra da Avrupa’da milli devlet kavramı ortaya çıkmış ve bu akım hızlı bir şekilde güçlenmiştir.Napolyon Bonapart’ın bütün Avrupa’yı fethetme hareketi, diğer Avrupa ülkelerinde milliyetçiliği harekete geçiren önemli sebeplerden biri olmuş ve 20. Yüzyıl’dan itibaren tüm dünyada politik düşünce tarzı haline gelmiş ve milletlerin kendi kaderlerini tayin etmede önemli bir rol oynamıştır.

       Türkler’de milliyetçilik hareketlerinin, Türkler’in tarih sahnesine çıkması ile başladığını ve söz konusu olan İhtilal ile ortaya çıkmadığını söyleyebiliriz. Fakat,  Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde bazı kişi ve çevrelerin bu İhtilâl’den etkilendiklerini de söylemek durumundayız. Batı’da milliyetçilik Fransız İhtilâli ile başlar, ancak Türkler’de Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lügati’t Türk adlı eserinde belirtildiği gibi Göktürk Yazıtları’nda, Türk Milliyetçiliği’ni ifade eden yazıların olduğu görülüyor ve yukarıdaki ifadeleri doğruluyor.

       Bazı ilim, fikir, düşünce ve siyaset adamlarının milliyetçilik hususundaki düşüncelerini belirtmek gerekirse; Mustafa Kemal Atatürk şöyle söylüyor: “ Milleti millet yapan düşünce gücünün temelini milliyetçilik teşkil etmektedir. Milliyetçilik, milli benlik, milli birlik, milli ahlak, milli ekonomi, uygarlık ahlakı, milli duygu ve insani duygunun birleşmesinden meydana gelmiştir. Prof. Dr. Mustafa E. Erkal da: “ Milliyetçilik, kendi milliyeti dışındakileri aşağılamak, dışlamak değil; başkaları ile Dünyayı eşit, adil, anlamlı ve istismar edilmeden paylaşabilecek şuur ve olgunluğa erişmedir.” diye yorumluyor. Anthony D. Smith de şu yorumu yapıyor: “ Çağın ruhunu yansıtmaktadır ve daha eski sembol ve fikirlerle de bağlantılıdır.” Milliyetçilik ile ilgili görüş ve düşüncelerini açıklayan kişilerin yorumlarına devam edelim. Alparslan Türkeş  bu konuda diyor ki: “ Milliyetçilik; gece hayatıyla, içki ve kumar masasında belli olmaz. Asıl milliyetçilik; vatanına, milletine, tarihine, kültürüne, dinine sahip çıkmakla ve yaşamakla olur.” Prof. Dr. Erol Güngör, tarih ve dilin milliyetçilik için çok önemli olduğunu “ Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik “ isimli kitabında belirterek şunları söylüyor: “…Dilimizin kaynağı eskilerdedir; dinimizin kaynağı eskilerdedir; soyumuzun kaynağı eskilerdedir…”

       Sonuç olarak; makalemizi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Milliyetçiliğihususundaki şu veciz sözleriyle bitirelim:

       “ Türk Milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir uyum içinde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız kişiliğini korumaktır.” Mustafa Kemal Atatürk bu yorumu ile kısaca; Batı’nın ilminden, irfanından, teknolojisinden, dayanışmasından faydalanalım ve ancak, Türk Kültürünü ve Benliğini de her şeyin üstünde tutalım ve koruyalım diyor.

30 Kasım 2022, İstanbul

Faydalanılan Kaynaklar:

Suavi Aydın, Modernleşme ve Milliyetçilik, Gündoğan Yayınları, İstanbul

Erol Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, Ötüken Yayınları ( 8. Baskı ),

                      İstanbul, 1992.

Aydınlar Ocağından Gerekli Yerlere Açık Dilekçe! Aydınlar Ocağından Gerekli Yerlere Açık Dilekçe!

Erol Güngör, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Ötüken Yayınları, İstanbul,

                      2010.

Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, Türk Kültür Yayınları, İstanbul, 1975.

Mustafa E. Erkal, Etnik Tuzak, Derin Yayınları ( 5. Baskı ), İstanbul,

                             1978.

Mustafa E. Erkal, Çok Kültürlülük Virüsü ve Milliyetçilik, Aydınlar Ocağı

                             Yayını, İstanbul, 2020.

Mustafa E. Erkal, Etnik Tuzak, Kimlik ve Açılımlar, Derin Yayınevi,                                             2010, İstanbul.                                   

Cemil Meriç, Bu Ülke, İletişim Yayınları, ( 5.Baskı ), İstanbul, 1985.

Anthony D.Smith, “ Milliyetçilik ve Küresel Kimlik “, Türkiye Günlüğü,

                                Mart-Nisan, 1998.

Orhan Türkdoğan, Osmanlı’dan Günümüze Türk Toplum Yapısı, Çizgi

                               Yayınevi, Konya, 2015. 

Editör: SEFA BUĞRA ŞENEL