Sınanmadan nutuk atmanız “adil” bir insan olduğunuz anlamına gelmez. Şehvetinizi “tevazu” ile örtmeniz onu görünmez kılmaz. “Samimiyet” buhranlarının topluma faydası olmaz. “İyi” birisi olmanız, size kendinizi başkalarına dayatma hakkı tanımaz. Korkuların ve hatıraların diri, fay hatlarının hareketli olduğu bir zamanda onların üstüne yürümek “cesaret” değil sorumsuzluktur.

Kimse kendini kandırmasın, ötekini avutmasın, “demokrasi kazandı” martavalı da okumasın. Altılı Masa’da olanın adı bit pazarında at pazarlığıdır. Kemal Bey’in adaylığına karşı çıkanları, onun kimliğini zırh edinerek taşlamak ise zorbalıktır. Mesele Kılıçdaroğlu’nun kimliği değil eylem ve söylemleridir. 2014 ve 2018’de gösterilemeyen cesaret 2023 yılında fırsatçılık şeklinde zuhur etmiştir.

Yeni siyasi aktörlere veya muhataplarına duyurulur! Yeni siyasi aktörlere veya muhataplarına duyurulur!

Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı hem usul hem de esas yönünden sakattır. Usul yönünden sakattır zira oluş şekli taşlanan “sağcılara” taş çıkartacak derecede pazarlıkçı ve dayatmacıdır. Esas yönünden sakattır zira üç aydır yürüttüğü kampanya ve kullandığı dil, iktidarın siyasi jargonuna ve olası kirli oyunlarına hizmet etmenin ötesine geçememiştir.

Usulden başlayacak olursak; nam-ı diğer Bay Kemal umanlara umduklarını, zorda olanlara arzuladıklarını ve direnemeyenlere duymak istediklerini söyleyerek kendisini Altılı Masa’ya dayatmış ve nihayetinde arzu ettiği adaylığı almıştır. Tabii HDP’nin TİP’leşmesi de bu adaylıkta önemli rol oynamıştır. Toplumsal muhalefeti ise onlara görmek istediklerini vererek yanına çekmiştir. Erdoğan’ın 2002’de liberallere yaptığını Kılıçdaroğlu, 2022’den beri solculara yapıyor.

Bu adaylıkta istişare yok, ortak akıl yok, uzlaşı yok. Bu “siyasetsizliğe” razı gelmek iktidara alan açmak demek. Erdoğan’ın Kurtulmuş-Soylu ve diğer birçok kişiye yaptığını, Kemal Bey Babacan-Davutoğlu ve diğerlerine yapmıştır. Cülus olarak makam dağıtarak toplumun adayı olamazsınız. Bu şekilde gerçekleşecek olası bir kazanım, nemalanmayı değil nemalananı değiştirir sadece.

Siyaseti öldürmeye azmeden iktidar karşısında, siyaseti canlı tutmak için bunca mücadele verilmiş ve onca bedel ödenmişken şimdi bir de muhalefet tarafından siyasetin işportaya çıkarılması kabul edilebilir değil. Siyasette münakaşa, münazara ve müzakere olur. Uzlaşıya böyle varılır. Demokrasi böyle inşa edilir. Ama Bay Kemal’in adaylığında bunlardan hiçbiri yok.

Esasa gelecek olursak; Türkiye’de siyasetin son 15 yılı kutuplaşma üzerinden dizayn edilen ayrıştırma-çatışma zeminine oturmuşken, halkın terazisi olan sandığın kefelerine bu halin sembolleşmiş iki ismi olan Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun çıkarılması akla, mantığa ve moral duygulara aykırıdır. İktidarın milleti sürüklediği sefaletten ve yaşattığı adaletsizlikten mütevellit oy oranlarında yaşayacağı olası erozyonu tehlikeye atmaktır bu. İnsanları kutuplaşmanın yarattığı buzulların içine hapseden rejimin işini kolaylaştırmaktır bu. Bastırılan korkuların gün yüzüne çıkarılmasına fırsat veren bir adaylıktır bu.

Toplumun değişim arzusunu istismar edip, kavramların içini boşaltmaktan başka bir şey yaptığı yok Kemal Bey’in. Bir yanda andımız diyeceksiniz diğer yanda HDP’yi ziyaret edeceksiniz. Tutarlılık bunun neresinde? Herkese boncuk dağıtmak mıdır demokrat olmak? Helalleşme deyip 11 yıl önceki Roboski katliamı mağdurlarının ailelerini ziyaret edeceksiniz ama rahmetli Deniz Poyraz’ın annesini bir kere bile ziyaret etmeyeceksiniz. Aynı anda hem ülkücü hem de solcu olan dünya üzerinde yaşayan tek kişi Bay Kemal.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı uzlaşı kültürü ile inşa edilip oybirliği ile kararlaştırılsa, söylemleri tutarlı olsa ve adaylık kampanyası kutuplaşmayı sona erdirecek bir dil ile yapılsaydı amenna, bu vaziyet adaylıkların en anlamlısı olabilir ve herkese umut aşılayabilirdi. Kemal Bey muhalefeti iktidara değil de rejime karşı yapabilseydi değişimin öncüsü olabilirdi. Lakin durum bunun tam tersi. Cumhuriyet tarihinin en “ticari” cumhurbaşkanlığı adaylığı ile karşı karşıyayız.

Nihayetinde boşuna zorlamayın bu dayatmadan bir hikâye çıkmaz. Boşuna siyah-beyaz reklam filmleri çekerek yurttaşların duygularını istismara da yeltenmeyin. Her şey yapmacık, her şey sahte ve her şey ucuz bu resimde. Hiçbir şey içselleştirilmiş değil Bay Kemal’de. Yapaylık almış başını yürümüş muhalefette.

Gürkan Çakıroğlu -Medyascope

Editör: Kerim Öztürk