Savaş Erman - Haberalp
Türkçülük, XIX. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı aydın çevrelerinde filizlenmiş; XX. yüzyılın başında ise hem imparatorluk coğrafyasında hem de Rusya’daki Türk topluluklarında güçlü bir ideolojik akım hâline gelmiştir. Bu fikrin entelektüel altyapısında iki temel unsur dikkat çekmektedir: bilim ve edebiyat. Bir yandan modern bilimsel araştırmalar Türk kimliğini tarihsel ve sosyolojik temellerle açıklarken, öte yandan edebiyat milli bilinci ve duygusal bağı güçlendirmiştir. Bu bağlamda, Türk dünyasında yetişen aydınların ortak çabaları, Türkçülüğün hem düşünsel hem de kültürel bir ideolojiye dönüşmesinde belirleyici olmuştur (Gökalp, 1976; Togan, 1981).
Bilimin Katkısı
Türkçülük fikrinin gelişiminde bilimin rolü özellikle üç alanda yoğunlaşmaktadır: dil, tarih ve eğitim.
Dilbilim Çalışmaları: Radloff’un Türk lehçeleri üzerine yaptığı araştırmalar, ortak bir Türk dili fikrini güçlendirmiş; Hüseyinzade Ali’nin "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" formülü dilin millî kimlikteki rolünü vurgulamıştır (Devlet, 1992).
Tarih Araştırmaları: Zeki Velidi Togan’ın tarih çalışmaları, Türklerin dünya medeniyetindeki rolünü bilimsel verilerle ortaya koyarak Türkçülüğe akademik meşruiyet kazandırmıştır (Togan, 1981).
Eğitim Reformları: Ceditçi hareket, modern bilimlerin öğretimini ve milli bilinci aynı potada eriterek Türk topluluklarının modernleşmesini sağladı (Landau, 1995).
Dolayısıyla bilim, Türkçülüğü sadece bir duygusal bağlılık değil, aynı zamanda akademik temelleri olan bir dünya görüşü haline getirmiştir.
Edebiyatın Katkısı
Edebiyat, Türkçülüğün halka mal olmasında bilime göre daha geniş ve hızlı bir işlev üstlenmiştir.
Milli Dilin İnşası: Mehmet Emin Yurdakul’un "Ben bir Türküm, dinim cinsim uludur" dizeleri, halkın Türk kimliğini duygusal olarak benimsemesine aracılık etmiştir (Kaplan, 1991).
Roman ve Hikâye: Türk topluluklarının sosyal ve milli meseleleri roman aracılığıyla işlenmiş; Cengiz Aytmatov gibi yazarlar, Sovyet baskısı altında dahi Türk kimliğini diri tutmuştur (Çetin, 2008).
Kültürel Hafıza: Modern edebiyat, Oğuz Kağan, Dede Korkut ve Manas gibi destanları yeniden yorumlayarak Türkçülüğün sembolik dünyasını inşa etmiştir (Ögel, 1971).
Türkiye’de Aydın Profili
Türkiye’de aydın profili, Türkçülüğün gelişimi açısından özel bir önem taşır.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e: Jön Türkler ve ardından Ziya Gökalp, aydının milletle bağ kurması gerektiğini savunmuştur (Gökalp, 1976).
Cumhuriyet Dönemi: Cumhuriyet’in ilk kuşağı devlet ideolojisinin halkla bütünleşmesini sağlarken, sonraki dönemlerde aydın profili çoğunlukla Batı’ya yönelmiş ve halktan kopuk kalmıştır (Meriç, 1974).
Türkçü Aydın Tipi: Nihal Atsız, Osman Turan ve Hüseyinzade Ali gibi isimler, bilimi ve edebiyatı Türkçülük potasında birleştiren; halka seslenebilen “organik aydın” tipini temsil etmiştir (Heyd, 1969).
Sonuç
Türkçülük, bilimsel araştırmalar ve edebiyat aracılığıyla hem düşünsel hem de kültürel bir temel kazanmıştır. Bilim, Türk tarihini, dilini ve sosyolojisini ortaya koyarak ideolojik bir çerçeve sunmuş; edebiyat ise bu fikri halka taşımıştır. Türkiye’de ise aydın profili çoğu zaman halktan kopuk kalmış; ancak Türkçülük fikrine bağlı aydınlar, halkla entelektüel üretim arasında köprü kurabilmiştir. Dolayısıyla Türk dünyasında Türkçülüğün gelişiminde bilim ve edebiyatın birlikteliği, Türkiye’de ise gerçek aydın tipinin bu birliktelikten doğacağı sonucuna varılabilir.
Kaynakça
Çetin, N. (2008). Cengiz Aytmatov’da İnsan ve Kültür. Ankara: Akçağ Yayınları.
Devlet, N. (1992). Çağdaş Türk Dünyası. Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Gökalp, Z. (1976). Türkçülüğün Esasları. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
Heyd, U. (1969). Foundations of Turkish Nationalism. London: Luzac.
Kaplan, M. (1991). Mehmet Emin Yurdakul. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Landau, J. M. (1995). Panturkism: From Irredentism to Cooperation. London: Hurst.
Meriç, C. (1974). Bu Ülke. İstanbul: Ötüken.
Ögel, B. (1971). Türk Mitolojisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Togan, Z. V. (1981). Umumi Türk Tarihine Giriş. İstanbul: Enderun Yayınları.