Televizyonlarda olayları sorgulayan, iktidarı eleştiren gazeteciler, bir kulp bulunup başka bir sebep gösterilerek, sorgulanıyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor...

İYİ Parti dava açtı: Suriyeli sığınmacılara verilen vatandaşlıklar iptal edilsin İYİ Parti dava açtı: Suriyeli sığınmacılara verilen vatandaşlıklar iptal edilsin

Yaşanan gerçek budur. Mesela Merdan Yanardağ’ın TELE-1’de yaptığı iktidara yönelik eleştiriler çok etkiliydi. Yönettiği TELE-1 de neredeyse toplumsal muhalefetin dayanak noktası haline gelmişti... Bunda da hukuka aykırı bir durum yoktu. Fakat bir programdaki yorumunda "terör örgütü propagandası yaptığı" ve "suçu ve suçluyu övdüğü" gerekçesiyle tutuklandı. Tutukluluk süresi 100 günü geçti...

Herkes biliyor ki Merdan Yanardağ, terör örgütü propagandası yapmaz, yapmadı; suçu ve suçluyu da övmez, övmedi ama suçlama bu!

***

Barış Pehlivan’a da haksızlık yapıldı! Şimdi de Ayşenur Arslan, aynı akıbete uğradı. Gerçi ifadesi alındı ve serbest bırakıldı ama ben, ömrü boyunca haksızlığa, adaletsizliğe karşı durmaya gayret etmiş bir kişi olarak, gerçeği söylemek zorundayım...

Ayşenur Arslan, Ankara’daki terör saldırısında, akla uygun olmayan konuları sorgulamaya çalıştı. Teröristin, eyleme devam ederken kendini patlatmasının bir mantığı olmadığını, belki de üzerindeki bombanın uzaktan kumandalı olduğunu bilmediğini, Kayseri’de gasp ettikleri aracın sahibini öldürerek Ankara’ya gelmelerinin garip olduğunu söyledi...

Bunun “terör örgütü propagandası yapmak”la veya “suçu veya suçluyu övmek”le ne ilgisi var? Üstelik olayı araştıran polis de eminim ki benzer bir sorgulama yapmaktadır...

***

Peki öyleyse Ayşegül Arslan neden hakkında böyle bir soruşturma açıldı?

İktidarı rahatsız ettiği için... Başka ne sebebi olabilir? Troller tarafından hakkında “tutuklansın” diye kampanya düzenlenmesi de bunun göstergesidir.

Ben, geçmişte Ayşegül Arslan’ın bazı yorumlarını eleştirdim. Mesela, “TMT, suikastlerle bilinirdi” sözleri üzerine, “Kıbrıs Türkleri ve TMT gerçeği” başlıklı bir yazı yazdım. Dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Türk Mukavemet Teşkilatı, KKTC''nin Kuvayı Milliye’sidir ve Kıbrıs’ta Türklerin direnişinin sembolüdür." dedi. Ayşegül Arslan, hatalı yorum yaptığını kabul ederek özür diledi, konu kapandı.

Bu konuyu hatırlatmakta amacım şudur: Bir gazetecinin veya herhangi bir kişinin yorumuna katılmayabiliriz ama ona işlemediği bir suç isnat edemeyiz...

Ben Ayşegül Arslan’ın görüşlerini, olayları ele alış tarzını eleştirebilirim ama programını yine de seyrederim... Neden mi? Çünkü olayları sorguluyor... Bu zamanda, olayları sorgulayan kaç gazeteci kaldı?

***

Yapılan suçlama kadar can sıkıcı olan başka hususlar da var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü grup konuşmasında basın özgürlüğü üzerinde durdu ama Ayşenur Arslan’a yönelik haksız suçlama konusunda tek kelime etmedi...

Yine Halk TV Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu, X hesabından yaptığı paylaşımda terörle mücadeleye tam destek verdiklerini hatırlattı ve “Medya Mahallesi programında canlı yayında edilen talihsiz sözler, aynı programda terör lanetlenmiş olsa da, Halk TV’nin en başta bahsettiğimiz duruş ve bakışının sınırlarını aşmaktadır. Bu sebeple programın sonlandırılması kararını aldığımızı, kamuoyuna üzüntülerimizle duyururuz." dedi.

Bu açıklama çok yanlış oldu. Kanalı korumak adına kendi çalışanınıza haksızlık edemezsiniz!

***

Kanalı bu kadar korkutan, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in gece yarısı yaptığı şu paylaşımdır: "Bu ahlaksız terör sevici zihniyete ve ekranlardaki bu ucube yorumlara tahammül etmemiz mümkün değildir. Kahraman polisimizin refleksleri ve erken müdahalesi ile olası bir katliamın engellenmesine adeta üzülen bu sapkın zihniyete tüm milletimiz gibi biz de karşıyız. Bu hastalıklı sözlerin yayınlandığı Halk TV ve ilgili kişi hakkında gerekli inceleme derhal başlatılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Şu işe bakın; suçlamayı yapan da aynı, kararı verecek olan da... Savcı da kendisi, hakim de... Böyle hukuk düzeni mi olur?

Hani hiç kimse kaynağını Anayasa’dan almayan bir yetkiyi kullanamazdı? Anayasa’da RTÜK’e böyle bir yetki verilmemiştir. Yasa yetmez... RTÜK yetkilileri, bu tür uygulamalarla Anayasa’yı çiğnemektedir.

Editör: Kerim Öztürk