Türk milletinin tarih boyunca Ermeni meselesi olmuş mudur? Yıllarca Selçuklu, Osmanlı ve tarih boyunca kurulmuş Türk devlet idarelerinde değil Ermeniler her türlü inanca mensup gayri müslim inançlarında hür bir şekilde yaşamamış mıdır?

Hatta daha da ilerisi Ermeni, Rum çoğu kez imtiyaz görmüş askerlik bile yapmamış, Türkler cephelerde can verirken itilip kakılıp ikinci sınıf insan muamelesi görürken, Abdülhamit’in bile çevresinin yüzde doksanını yine o sözünü ettiğiniz Hüseyin Çelik’in ifadesi ile Ermeniler başta gayri müslim ahali doldurmuş, imtiyaz görmüş zengin olmuş cephelerde oluk oluk Türk kanı akarken Ermeni tebası sadık olmuş baş tacı edilmiştir.

Ne zamana kadar Ermeniler ve gayri müslim ahali Rus, İngiliz, Fransız kuklası, taşeronu provakasyona kalkışıncaya kadar kimse onların tüyüne dokunmamış, ne zamana kadar Ermeni ayaklanmaları, katliamlar, tecavüz, ırza geçme vb. özellikle Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz böyle acı öykülerle doludur.

İşte böyle bir dönemde Enver Paşa’nın başını çektiği Osmanlı idaresi bu Ermeni imtiyazına son vermiş, Ermenilere tehcir kararı almıştır.

İşte bu karar alınmasa Doğu Anadolu, Balkanlar gibi elimizden gidecekti. Bu karar alınmasa yurdun yarısı Balkanlar gibi elimizden gidecek milyonlarca insan soy kırıma uğrayacaktı.

Sadece bu bile Enver Paşa’yı rahmetle anmaya yeter. Ermeni Taşnak ve Rum çetelerinin yaşadıkları yerlerde Yunan işgalinin Batı Anadolu’daki yaptığı mezalimi dinlemeye yürekler dayanmaz.

Türk milleti gerek Osmanlı gerek T.C döneminde insanı yaşatma odaklı davranmış bunun kaynağı Türk’ün töresi İslam’ın barış, kardeşlik, hoş görü, inançlara saygı dini olmasıdır.

Hatta bütün bu anlayışın özeti Şeyh Edebali’nin “İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın” felsefesidir.

İşte Osmanlı’nın son asırlarında Cumhuriyet’in kuruluş ve devam eden başlangıç yıllarında gayri müslimleri emperyalist müstevlilerin işgal aparatı taşeronu provakasyon maşası olarak kullanma şeytani senaryosu Türk milletine çok acılar yaşatmıştır.

Yoksa Türk milletinin ne Ermeni veya gayri Müslim ya da Etnik problemi asla olmamıştır.

Osmanlı ne din dayatmış ne dil dayatmıştır. Adeta her inancın veya etnisitenin özgürce yaşadığı en büyük referansımız olmuştur.

Değil Osmanlı, tarihte kurulan tüm Türk devletleri her inancı korumaya almış asimile etme yok etme asla hedef olmamıştır.

Hatta ezilen cefa çeken devletin ağır bedel ödeyen kesimi Türkler olmuştur. Gayri müslim isyanları etnik isyanlar tahrik teşvik ve misyoner faaliyetler ile Türk Milleti bir Türk Devleti olan Osmanlı, Sevr ve Mondros’la diz çökmüştür.

Osmanlının küllerinden benimde gazi dedemin ve dedelerimizin Atatürk önderliğinde ödediği ağır bedelle Türk milleti yeniden doğmuştur. Atatürk’ü ve onun eserini tasfiye etmekten vazgeçmeyen müstevliler ve kuyruk acılı emperyalistler, azınlıklar, tarikat ve cemaatler etnik bölücü örgütlere ana rahmi olmaya, oralardan bölücü üretmeye devam ettiler.

Genç T.C Şeyh Sait, Seyit Rıza isyanları ile sarsılmış, 12 Eylül öncesi farklı ideolojik çatışmalara PKK ile etnik temelli bölücü teröre FETÖ ile maksadı aynı olan bölücü kalkışmalara hedef olmuştur.

Zaman zaman dinci mezhepçi provokasyonları zaman zaman etnik çatışma bazen Alevi- Sünni çatışma teşebbüsü bazen Kürt etnik istismarı bazen komünist hareketin bazen bölücü örgütlerin kalkışma maskesi ve gerekçesi olmuştur.

Şeyh Sait ile Seyit Rıza’nın Öcalan’la veya FETÖ’den ne farkı var?

Bugün heykellerini dikenlerin torunları yarın yine Diyarbakır’da Öcalan’ın veya FETÖ’nün, Erzurum’da heykelini dikmek istemezler mi?

Alevi veya Sünni ile mezhepçi dinciyi ayırt edemeyen feraset ve basiret yoksunluğu yarın ülkenin başına ne sıkıntılar açar bilinmez!

Adam gibi adam her Ermeni baş tacı Rum baş tacı vb. kimse kimseye bir şey demedi diyemez de ama hem ceddimiz katliama uğrasın hem de katil diye iftiraya uğrasın bu iftirayı hiç bir millet evladı hiç bir vicdan kabul etmedi etmeyecektir.

Casusların tertip ettiği isyanları yapanlar asla Kürt olamaz. O isyanlara Kürt isyanı diyenler bölücülük sorununa “Kürt sorunu” diyen taşeron besleme kafa ile aynı kafadır.

Şimdi çıkıp Halk Tv’de köşenden ahkam kesip Kürtçe türkü söylüyormuş da karşı çıkılıyormuş gibi iğrenç bir iftira algı ve provokasyona soyunmak size Reyting aldırsa da yalan iftira ve gerçek provokasyondur.

Türkiye’de tarihin hiç bir döneminde kimse kimseye baskı ve mobing uygulamadı. Kürt’ün olduğu yerde herkes o şive ile yaşadı. Türk’ün olduğu yerde herkes o dili ve şiveyi kullandı. Türk milleti hiç bir dönem bu farklılıkları sorun yapmadı. Hassasiyetimiz bölücülüğedir.

Öcalan sevene PKK severe asker katillerine gerilla diyene asla müsamaha yoktur. Düğünde, taziyede, eğlence ve ağıtları biz aynı dille yapıyoruz. Hayatın dili sorulmaz herkes dilini şivesini konuştu zaten.

Osmanlı’da okuma yazma oranı Türklerde yüzde üçü geçmedi. Gayri müslimlerde bu oran çok yüksekti. Aksine dünde bugünde imtiyaz İngiliz, Fransız ve azınlık dillerine olmuştur. Mazlum Türk ve Müslüman ahali hep ezilmiştir. Dünde bugünde gelinimiz, damadımız Türk, Kürt hiç sorun olmamıştır. Ama ateist, deist, PKK bölücü harekete Türk milleti asla geçit vermedi.

Herkes etnik dilini her türlü inancını özgürce yaşadı yaşayacak ama bu ülkeyi İnanç temelinde böldürmedik etnik temelde böldürmeyeceğiz.

Koltuk kapmak için dincilik, mezhepçilik, tarikat ve cemaatçilik etnikçilik yapanlara asla geçit yoktur.

Bu ebedi birlikte var olma paradigmasını formüle eden Atatürk “Ne Mutlu Türküm Diyene” diye ifade eden en büyük Türkçü Milliyetçidir.

Sahi sizin Atatürk anlayışınız bütün bu olanlara ne diyor?

Yoksa Bozkurt Atatürk vitrin süsü müdür?

Sabri ŞENEL – 30.05.2022 / İSTANBUL

Editör: Kerim Öztürk