Mihail Vasilyeviç Frunze Ukraynalı Devrimci bir generaldi.
5 Kasım 1921’de Harkov’dan hareket ederek Tiflis’e geldi. Beraberinde Ankara’ya götürülmek üzere 1.100.000 altın ruble vardı.

Trabzon-Samsun yolu üzerinden 13 Aralık günü Ankara’ya vardı ve büyük bir içtenlikle karşılandı.

Türkiye Cumhuriyeti o sıralar kurulmamıştı. Atatürk ve 23 Nisan 1920’de açılan TBMM üyeleri Frunze’yi bağırlarına bastı.

General Frunze başkanlığındaki Ukrayna Heyeti ile Yusuf Kemal Tengirşek başkanlığındaki TBMM Hükümeti Heyeti arasında 25 Aralık’ta başlayan görüşmeler, 2 Ocak 1922’de “Türkiye-Ukrayna Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması”nın imzalanması ile sonuçlanacaktı...


LEnin'in özel talimatıyla Türkiye'ye gönderilen Frunze, Türkiye ile ilgili ilk kapsamlı raporunu 22 Aralık’ta, Çiçerin’e göndermiş,
“ …Türkiye’nin politikasının Rusya’ya doğru yöneldiğini, Batılı devletler temsilcileri ile yapılmış ve yapılacak görüşmelerin Rusya ile ilişkileri zedeleyecek hiçbir unsur içermediği konusunda teminat verdiklerini…” belirtmişti…

Frunze ayrıca, Moskova Konferansında verilmesi taahhüt edilen paradan geri kalan 3,5 milyon altın rublenin hemen Türkiye’ye verilmesini vurgulamıştı…

İki devrimci general arasındaki ilk görüşme 25 Aralık 1921’de diğeri ise 4 Ocak 1922’de gerçekleşti. Görüşmelerde sorunlar masaya yatırıldı. Görüşmelerde Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi İbrahim Abilov, TBMM Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşeng ve Sovyet Rusya Elçilik Görevlisi Mihailov da bulundu…

Görüşmelerde Türk-Sovyet ilişkilerinde önemli bir sorun olan Rus halkı tarafından Türkiye’ye karşı kuşku duyulmasına sebep olan Türk-Fransız Antlaşması en önemli konu olarak ele alındı. (Ankara Antlaşması, 20 Ekim 1921'de Sakarya zaferinin ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Fransa arasında imzalanmıştır.)

Atatürk tüm samimiyetiyle Türk-Fransız Antlaşması’nın Sovyet Rusya ile olan dostluk ilişkilerine zarar vermeyeceklerinin teminatını verdi.

Zira; Antlaşma gereğince; taraflar arasındaki savaş durumu son bulmuş, Hatay hariç bugünkü Suriye sınırımız çizilmiş, Hatay’da özel bir yönetim kurulmuş, Türkçe’nin resmi dil olması ve Türk parasının kullanılması kabul edilmiş, orada bulunan Türklere geniş haklar tanınmıştı. Bu anlaşma ile Fransa Türk Devleti’ni resmen tanımış oluyordu.
Daha da önemlisi İtilaf Devletleri’nin Türkiye’ye karşı oluşturduğu bütünlük Atatürk ve silah arkadaşlarınca parçalanmaya başlamıştı.

Fransa Hatayla ilgili özerklik kararlarını kabul etmekle o toprakların Anadolu’nun parçası olduğunu da onaylamış ve Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk İtilaf Devleti olmuştu…

Atatürk görüşmede Fransızlarla bir barış antlaşması değil geçici ve yerel bir ateşkesin yapıldığını anlattı.

Atatürk ve dava arkadaşları Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak için adım adım ve azimle ilerliyorlardı. Frunzu ile yapılan o görüşmeler meyvesini 3 Mayıs 1922 günü verecekti. Yani Moskova Konferansı’nda verilen 10 milyon altın rublenin geri kalan 3,5 milyon rublesi Ankara’da TBMM Hükümetine teslim edildi. Bunun yanısıra silah, cephane, çeşitli donanım ve ilaç gibi yardımların artırılarak yapılması da sağlandı…

Enver Paşa Sorunu

O aralar Sovyet Rusya ile Ankara Hükümeti’nin arasında Enver Paşa sorunu vardı. Hükümet Sovyet Rusya’nın Enver Paşa’ya destek verdiğini biliyor ve bundan vazgeçmesini istiyordu. Yapılan dostluk grüşmelerinden sonra öyle de oldu; destek kesildi…


Karslı Malakanlar Sorunu

Bir diğer konu da çözümlenmeye çalışılan ve Sovyet Rusya Dışişleri Komiseri Çiçerin’in TBMM Hükümetine oldukça sert notalar vermesine neden olan “Malakanlar Sorunu”ydu. Frenzu, o sorunun Sovyet Rusya’nın isteği doğrultusunda çözümlenmesine çalışılacağına dair Atatürk’e söz verdi.

(Malakanlar; 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 yıllarında Çarlık Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında çıkan savaşta Rusların Kars, Ardahan bölgelerini işgal etmeleri neticesinde bölgenin nüfus yapısını değiştirmek ve bölgeye hâkim olabilmek amacıyla yerleştirdikleri Beyaz Ruslar'dır.1922 yılında Kars bölgesinde yaşayan Malakanların büyük bir kısmı, Sovyet Rusya’ya göç ettirilerek bu sorun olumlu yönde çözümlendi.)

Atatürk'ün askeri zekası

Sovyet Rusya Dışişleri Komiserliği tarafından Uedsson marka telgraf makineleri bazı illere gönderilerek kuruldu ve Milli Mücadele’de oldukça yarar sağladı…

Hatta Atatürk öyle zekice davrandı ki, o telgraf makinelerinin çalıma sistemini Türk askerlerine öğreten Rus askerlerin işleri bittikten sonra hemen ülkelerine dönmesini Frunze’ye kabul ettirdi.

Atatürk, Ukraynalı Devrimci generale neler söyledi?

Takvim yaprakları 30 Aralık 1921 gününü gösteriyordu.

Atatürk, Ukrayna Fevkalâde Temsilcisi General Frunze şerefine Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği ziyafette şu konuşmayı yaptı:

“Saygıdeğer Efendiler,

Türkiye ve Türk halkı bağımsızlığını ve varlığını yok etmeye yönelik acı veren darbeler karşısında kaldığı gün, insanlık dünyasında hiçbir dayanağı bulunmuyordu.

Yalnız ve ancak kalp ve vicdanındaki kararlılık ve inanca güvenerek, ya bağımsızlığına sahip ve egemen olarak yaşamağa veya ölmeğe karar verdi. Bu kararın doğal gereği olmak üzere şu an devam etmekte bulunan millî savaşına başladı. Bu sırada idi ki milletler arasında kendisiyle sınırdaş olabilecek bir milletin var olup olmadığını araştırdı ve bunun sonucu olmak üzere Rus milletinin kendisine karşı gerçekten doğal ve içten bir dost olabileceğini anladı.

Çok geçmeden Rus milleti ve Rusya Şûralar Hükûmetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti arasında doğal olarak var olan samimi ilişkileri resmileştirmek için bir anlaşma yapıldı. Artık iki millet arasındaki dostluk, bütün dünyaca bilinmişti. Rusya Şûralar Hükûmeti bu yakınlığı her şekilde ve her fırsattan yararlanarak doğrulamaya çalıştı. Biz de aynı vicdanî eğilim ile bu ilişkiyi her zaman kabul ettik.

Kafkasya Cumhuriyetleriyle yapılmış olan anlaşma, bu antlaşmayı bir kat daha doğruladı ve sağlamlaştırdı. Afganistan Hükûmetiyle aramızda oluşan resmî ilişkinin mahiyeti de iki kardeş millet arasındaki bağları güçlendirmeye ve sağlamlaştırmaya yönelikti. Bugün de Rusya Şûralar Hükûmetinin yakın müttefiki olan Ukrayna Hükûmetiyle imzalanan antlaşma bizim için iki noktadan değerli ve önemlidir. Biri, Ruslarla zaten, olan dostluğun sağlamlaştırılması, diğeri de doğrudan doğruya Ukrayna halkı ile Türk halkı arasındaki yakınlığın bir kat daha genişlemiş olmasındadır.

Efendiler, gerek Rusya ile doğrudan doğruya, gerek Rusya’nın müttefikleri ve dostları olan Kafkas Cumhuriyetleri ile yapılan antlaşmalar bizce çok fazla değerlidirler.

Bu antlaşmaların ortaya koyduğu dostluk ciddi ve devamlıdır. Biz savaşımıza başlarken işgalci düşmanları kendi gücümüze ve Allah’ın yardımına dayanarak uzaklaştıracağımızdan emindik; bu güvenimiz bugün de sarsılmamıştır. Gerek Frunse yoldaşın ki Ukrayna Şûralar Cumhuriyeti Halk Hükûmetinin temsilcisi ve başkomutanıdır, gerek Rusya Şûralar Cumhuriyeti temsilcisi vekilinin ve Azerbaycan, Afgan temsilcileri olan diğer arkadaşlarımızın ortaya koydukları sözler, bizim güç ve kuvvetimizin manevi ve maddî artışı için çok önemlidir.

Bundan dolayı düşmanlarımızın kovulması, kanunî ve haklı davamızın hedefine ulaşması için gereken zamanın kısaltılacağına güvenebilirim. Efendiler, gerek Afgan ve gerek Azerbaycan ve gerek Rus elçileriyle imzalanmış olan bu antlaşmayı kutlarken ortaya koydukları duygulara çok derin duygularla teşekkür ederim. Frunse Yoldaş bizim de çok değerli bir arkadaşımız olmuştur. Buraya gelmesi daha birçok noktalardan değerli oldu.

Belki Rusya ile Türk halkı arasında bazı yanlış anlamaların var olduğu sanılmakta idi. Bunlar birtakım kötü insanların yaydıkları yalan, uydurma rivayetlerden oluşmuş olabilir. Gerçekte ise bunların kesinlikle temeli yoktur. Frunse’nin olağanüstü bir delege heyeti başkanlığında memleketimize gelerek bizlerle temasa geçmesi, tanışmamızdan doğan duyguları kendi memleketine ulaştırması, bütün bunları yok etmeye yeterli olacaktır.

Ukrayna ile aramızda oluşan dostluk antlaşmasından dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi adına mutluluğumu belirtirim. Bu mutlu sonucu bize vermiş olan Frunse yoldaşla şahsen tanışmış olmayı da ayrıca çok değerli kabul ederim. Antlaşma yapılmış olması nedeniyle Frunse Yoldaş memleketine döneceklerdir. Bu dönüşlerini üzüntüyle karşılarım. Hiç şüphesiz değerli arkadaşımızın aramızda kalmasını isterdik.

Fakat dönüşleri de memleketimiz için çok büyük faydalar sağlayacağından bu faydaları üzüntümüze karşılık vererek avunabiliriz.”

Konuşmanın bitiminde bando İstiklâl marşını çaldı ve herkes ayakta dinledi. Azerbaycan Sovyet Sosyalist Dışişleri Bakanı Mirza Davud Atatürk’ün konuşmasını Rusça’ya çevirdi. Çevirdiği her cümle sonunda dakikalarca devam eden alkışlarla karşılandı.

Ukrayna delegeleri Atatürk’ün söylediklerini büyük bir ilgi ve mutluluk ile dinliyorlardı. Çeviri bitti, Frunze ayağa kalktı ve yüksek sesle şunları söyledi:

“YAŞASIN TÜRK ORDUSU, YAŞASIN TÜRK HALKI, YAŞASIN MUSTAFA KEMAL PAŞA!”

Aynı sözler Ukrayna delegeleri ve beraberindekilerce de ayakta alkışlandı.

O içtenliği gören Atatürk tekrar ayağa kalkarak selam verdi ve

“Saygıdeğer Frunse’nin son sözlerine kısa bir cevap vereceğim. Sayın Abilof buyurmuşlardı ki, Batı’da haksızlığa uğrayanlara karşı bir takım görüşmeler yapılıyor.
Bizde bir Atasözü vardır:
‘Mazlumların ahı zalimlere kalmaz’

İsrail-İran geriliminde Cihat Yaycı'dan çarpıcı yorum: Bu bir cambaza bak savaşıdır' diyerek Türkiye'yi uyardı İsrail-İran geriliminde Cihat Yaycı'dan çarpıcı yorum: Bu bir cambaza bak savaşıdır' diyerek Türkiye'yi uyardı

Onlar istedikleri toplantıları yapabilirler. Fakat hiç şüphe etmemelidir ki, en sonunda haksızlığa uğrayanların hakkını tanımaktan başka bir şey olmayan doğru yola gelmek zorundalar.

Bütün haksızlıkların dünyasına karşı harekette önder olan Rus milletinin haysiyet ve değerini takdirle anarım.

Yaşasın Rus milleti ve Rus Şûralar Hükûmeti, Yaşasın Ukrayna ordusunun Başkomutanı arkadaşımız Kahraman Frunse!”

Türkiye’deki görevini yerine getiren Devrimci General Frunze dostça duygular bırakarak 5 Ocak 1922’de, Ankara’dan Samsun yoluyla Trabzon’a, 16 Ocak’ta da oradan Batum’a geçti. 15 Ocak’ta Trabzon’dan, Türkiye’den ayrılırken duygularını ve selamlarını aşağıdaki telgrafı ile Atatürk’e iletmişti:

“Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
Bizim için pek aziz olmuş olan Türk milletinin topraklarını bugün terk ederken Zatı Devletlerinin şahsında bu millet ve kahraman ordusuna bir kere daha selamlarımı isal etmek istiyorum.

Türkiye, Ukrayna, Rusya ve Kafkasya işçi kitleleri ve hükümetleri arasındaki revabıtı biraderiyeyi takviye yolunda başladığımız işin yakında bu halkı ve hükümetlerini hayatın bütün sahalarında daha sıkı ve kavi münasebatın tesisine sevk edeceğine kanaatı kâmilem vardır. Riyaset ettiğiniz Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin başladığı mesaii islahiyede tamamen muvaffak olmasını hararetle temenni ederim.

Önümüzdeki harp hedefleri mesut bir netice ile tetevvüc edeceği zaman bu sa’yın Türk halkıyla Hükümetini maddi ve manevi mesudiyet şahrahına isal edeceğinden eminim. Türk menafiinin daima takdirkâr ve merbutu olduğumu beyanla teyidi meveddet eylerim. Frunze”

Atatürk, Frunze’nin gidişinin ardından Lenin’e mektup gönderdi:

“Türkiye Rusya’ya, bilhassa son birkaç ayın Rusya’sına Batı Avrupa’ya olduğundan çok daha yakındır. Memleketlerimiz arasında bir diğer ve daha mühim benzerlik, bizim kapitalizm ve emperyalizme karşı mücadelemizde yatmaktadır. Sizi temin ederim ki, Sovyet Rusya’ya karşı doğrudan veya dolaylı olarak asla hiçbir anlaşmaya ve ittifaka dahil olmayacağız.”

Atatürk, Frunze’nin dostluğunu unutmadı. 1 Mart 1922’de TBMM’nin Üçüncü Toplanma yılını açarken yaptığı açış konuşmasında şöyle konuştu:

“Fevkalade murahhas ve kıymettar asker Frunze Yoldaş’ın pek samimi ve dostane etvar ve ef‘aliyle aramızda ne kadar iyi tesirat ve hatırat bırakmış olduğunu zikretmek isterim…”


Taksim Anıtı’ndaki sürpriz

8 Ağustos 1928 günü Taksim Anıtı açıldı. Anıttaki iki figürde, iki sürpriz vardı. Halkın coşkun sevinciyle açılan anıtın perdesinin açılmasıyla iki Sovyet Rus General, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’ın arkasında, Türk halkına bakıyordu.

O generallerden biri Mareşal Fevzi Çakmak'ın arkasındaki Sovyet Orduları Başkomutanı Voroşilov, (Cumhuriyetimizin 10. yıl kutlamalarına da katılan Voroşilov II. Dünya Savaşı'nda mareşal unvanını aldı) İsmet İnönü’nün arkasındaki ise Kızıl Ordu'nun kurucusu olarak tanınan Ukraynalı Devrimci Genaral Frunze’ydi…

Kaynak:
Hâkimiyet-i Milliye: 1 Ocak 1922
atam.gov.tr
Yavuz Aslan, ataturkansiklopedisi.gov.tr
ukrturk.net

Editör: Kerim Öztürk