Giderek artan etnik odaklı taleplerin ve siyasi projelerin, Türkiye’nin üniter yapısını hedef aldığını düşünen çevreler, bu söylemlerin masum olmadığı konusunda hemfikir. Sosyal medyada binlerce kez paylaşılan bu bildiri niteliğindeki metin, farklı kesimlerden destek görürken; “Türk’ten, Türkçeden, vatandan, bayraktan ve Cumhuriyet’ten asla vazgeçmeyiz” cümlesi, milliyetçi duruşun ortak ifadesi haline geldi.
Kırmızı Çizgi: Türkçe ve Üniter Yapı
Söz konusu açıklamalarda, özellikle Türkçenin anayasal ve toplumsal statüsüne dikkat çekilerek, “Türkçeyi etnik dile indirgemek”, “devleti çok dilli yapıya dönüştürmek” gibi ifadelerin bir beka sorunu olduğu vurgulandı. Açıklamada şu cümleler öne çıktı:
“Kriptolar, devşirmeler, dönmeler ve emperyalist taşeronlar; etnikçilik, çoğulculuk ve sözde din istismarcılığı üzerinden Türk’ü, Atatürk’ü ve Türkçeyi hedef almaktadır. Bu çabalar, devletin çok dilli, parçalı ve federatif bir yapıya dönüştürülmesini amaçlamaktadır.”
Açıklamada, özerklik ve yerel yönetim reformları adı altında bazı çevrelerin federalizm hazırlığı yaptığı ima edilerek, bunun “Kürdistan yolunun taşlarını döşemek” anlamına geldiği kaydedildi. Bu süreçte milli hassasiyetlerin törpülenmeye çalışıldığına dikkat çekildi.
Sabri Şenel: “Çok Dillilik, Çok Milletlilik Demektir”
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Siyaset Bilimci Sabri Şenel, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehdidin sadece güvenlik odaklı değil, aynı zamanda kültürel ve yapısal olduğunu söyledi. Şenel’in açıklamaları dikkat çekici:
“Bir ülkede birden fazla resmi dil varsa, orada birden fazla millet anlayışı doğar. Bu, ayrışmanın kapısını aralar. Çok dillilik talebi, çok milletlilik zeminidir. Bu taleplerin bazı STK’lar ve sözde entelektüeller eliyle sunulması, onları masum kılmaz.”
Şenel ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin Türk milleti, Türkçe dili ve üniter devlet yapısı üzerine kurulu olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Bugün karşımıza çıkan talepler; özerklik, federasyon ya da ana dilde eğitim gibi isimlerle gelmektedir ama nihai hedef bellidir. Türkiye’yi etnik temelde parçalamak isteyenlerin söylemleri 100 yıl önceki Sevr projelerinin güncellenmiş halidir.”
“Şehitlerimizin Emanetine Sahip Çıkacağız”
Açıklamanın en duygusal bölümlerinden biri ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu topraklar üzerinde bir arada yaşama iradesinin kanla ve canla kurulduğu vurgusu oldu:
“Bu hassasiyetler, şehit ve gazilerin emanetidir. Bu emaneti gelecek nesillere onurla taşımak boynumuzun borcudur. Bu yükün altına gireriz, eziliriz; ama Türk’ten, Türkçeden, vatandan, bayraktan ve Cumhuriyet’ten asla vazgeçmeyiz.”
Sosyal Medyada Geniş Yankı Buldu
“Çatal Kazık Yere Geçmez” başlıklı açıklama, sosyal medyada kısa sürede büyük yankı uyandırdı. #TekDilTekMillet, #TürkçeKırmızıÇizgimizdir ve #Vazgeçmeyiz gibi etiketlerle milyonlarca kişiye ulaşan paylaşım, hem bireysel hem kurumsal hesaplardan destek gördü.
Bazı kullanıcılar, açıklamanın “gecikmiş ama yerinde” olduğunu ifade ederken; bazı akademisyenler ve aydınlar, Türkçenin anayasal konumunun daha güçlü şekilde korunması gerektiğini savundu.
Sonuç: Beka ve Bilinç Meselesi
Açıklamalar ve Şenel’in değerlendirmeleri, Türkiye’de dil, kimlik ve millet tartışmalarının yüzeysel tartışmalar değil, doğrudan devletin varlığıyla ilgili meseleler olduğunu bir kez daha gösterdi.
“Çatal Kazık Yere Geçmez” sözü ise, bu mücadelede direnişin ve kararlılığın sembolü haline geldi.