Dijitalleşmenin artmasıyla birlikte bilgiye çok hızlı ulaşır, internet ortamında sosyalleşmeye ve eğlenmeye kolayca alışır olduk. Ancak bu imkânların kontrolsüz kullanımı; sosyal, ekonomik ve ruhsal birçok yeni sorunun da kaynağı haline gelmeye başladı. Dijital alandaki kumar oyunları ve uyuşturucu da bu sorunlardan yalnızca ikisidir.

Heyet-İ Nasiha’dan Büyük Ortadoğu Projesi’ne: Emperyalist Paradigmalar Heyet-İ Nasiha’dan Büyük Ortadoğu Projesi’ne: Emperyalist Paradigmalar

Bugün birçok genç, eğlence amacıyla başladığı kumar oyunlarından bağımlı hâlde ve borç batağı içinde ayrılmaktadır. Çünkü elinde daha fazla ileriye gidebileceği bir şey kalmamaktadır. Bahis siteleri, sanal casinolardan rol çalan uygulamalar, “oyun içi satın alma” adı altında servet döndüren mobil platformlar... Hepsi bir araya geldiğinde kumara erişimin ne kadar kolay olduğunu görebiliyoruz. Bunun bir sonucu olarak da çocuklar ve gençler bu tuzağa kolayca düşmektedir.

Kumar bağımlılığı artık yalnızca gazinolarda ya da at yarışlarında değil; cebimizdeki telefonda, çocuğumuzun tablette oynadığı oyunda, kripto para uygulamalarında, sosyal medyada bile karşımıza çıkıyor. “Bedava dene, ilk oyun bizden” gibi masum görünen teklifler, kısa sürede kontrol kaybına ve ekonomik çöküşe neden olabiliyor. Üstelik dijital ortamda oynanması, kişinin somut şekilde para kaybettiğini fark etmesini engellediği için, kazanana kadar devam etmesine ve yüklü kredi kartı borçlanmalarına sebep olmaktadır.

Bu oyunların büyük bölümü yurt dışı merkezli olduğundan, denetim mekanizmaları da yetersiz kalmaktadır. Ufak ücretlerle başlayan ve oyunların içinde yer alan, ilk bakışta fark edilmeyen bu kumar, kullanıcılar üzerinde derin psikolojik etkiler yaratmaktadır. Özellikle gençlerde dopamin dengesi bozulmakta; kısa vadede haz ve kaçış hissi yaşasalar da uzun vadede depresyon, kaygı bozukluğu gibi ciddi psikolojik problemler ortaya çıkmaktadır.

Sadece psikolojik sorunlar değil, sosyolojik krizler de yaşanmakta; toplumun yapısı bozulmaktadır. Boşanma davalarında ve aile içi şiddet vakalarında kumar ve madde bağımlılığı yüksek oranlarda görülmektedir.

Birçok genç, dijital kumarın sebep olduğu sorunlardan kaçmak için uyuşturucu kullanımına yönelmektedir. Bu iki bağımlılık türü aynı zeminde gelişmektedir: Anlık haz, hızlı kaçış, gerçeklikten kopuş... Uyuşturucu kullanım yaşı her geçen yıl daha da düşmektedir. Ne yazık ki aileler, çocuklarının neyle mücadele ettiğini çok geç fark etmektedir.

Bu mesele sadece bireyin değil, tüm toplumun yarasıdır. Yani uyuşturucu bağımlılığı, toplumsal güvenliği tehdit eden bir unsurdur. Artan suç oranları, çeteleşme, erken yaşta intiharlar, aile içi çatışmalar gibi sorunlar bu problemin yalnızca görünen yüzüdür. Her gün televizyonlarda bıçaklama, silahlı saldırı haberleri izliyoruz. Bu gençleri neden kaybediyoruz? Neden onları koruyamıyoruz?

Bu noktada hem ailenin hem devletin üzerine düşen sorumluluklar vardır. Öncelikle ailelerin “bağımlılık” kelimesini yalnızca maddeyle sınırlı görmemeleri gerekir. Dijital oyunlar, sanal kumar, sosyal medya da bağımlılık yaratabilmektedir.

Aileler, gençlerin dijital platformları nasıl kullandıklarını, hangi uygulamalarda ne kadar vakit geçirdiklerini, parasını nereye harcadıklarını, herhangi bir duygusal ya da ekonomik ihtiyaçlarının olup olmadığını bilmeli ve onlarla yakından ilgilenmelidir.

Makro ölçekte ise, yasal olarak yasak olmasına rağmen hâlâ aktif olan bahis siteleri ve kumar uygulamalarına karşı, devletin yetkili organları tarafından denetimlerin artırılması gerekmektedir. Gençlerin kumara yönelmesinde etkili olan ekonomik kriz, enflasyon, kira artışları ve hayat pahalılığı gibi faktörler, evlenmenin önünde büyük engel oluşturmaktadır. Kredi borçları altında ezilen gençlik, çareyi yasa dışı alanlarda aramaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumların bu konuda aktif saha çalışmaları yürütmeleri, gençlere destek olmaları gerekmektedir.

Okullarda sadece akademik bilgi değil, hayat okuryazarlığı öğretilmelidir. Gençler dijital oyunlarda, kumarda, maddelerde değil; bizde çözüm bulmalıdır. Değişen dünyada gençlerin ihtiyaçlarını iyi tespit edip bu ihtiyaçlara yönelik yenilikçi çözümler geliştirilmelidir. Aksi hâlde, gençliğini anlayamayan ve sahip çıkamayan toplumlar, gençlerini kaybetmeye mahkûmdur.

Unutulmamalıdır ki, bağımlılık sadece bireyin değil, toplumun da meselesidir. Gençliği korumak istiyorsak sadece sınav başarılarına değil, onların dijital dünyadaki varlıklarına da yakından bakmalıyız. Aksi hâlde bir kuşağın sessizce yok oluşuna hep birlikte tanıklık etmiş oluruz.

Editör: Kerim Öztürk