Polislere yönelik sahur operasyonunda gözaltına alınan eski Emniyet İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Hayati Başdağ'ın annesi Şahesde Başdağ, "Bu adalet bu kadar mı yıkılmış, bu adalet hiç kalmamış mı, bu hakimler savcılar neredeler? Allah rızası için ben onlara çağırıyorum, bu çocuk görevini yapmasaydı mı? Suçluların peşine sabahlara kadar onlar gidiyorlardı, onlar rahat uyuyorlardı, bizim çocuklarımız ana kuzusu değil miydi? Sen kendi yolsuzluğun için, üstünü kapatmak için o polisleri koy içeriye, o polisler de ana kuzuları değil mi? Bu vatan evlatları değil mi? Allah rızası için, gece sabahlara kadar vatanını, milletini, devletini beklediler, biz adalet istiyoruz, alnımız açık, yüzümüz açık, başımız dik, Allahıma şükür, huzurluyuz vicdanen ama onlara soruyorum, acaba vicdanları rahat mı?" dedi.

Gece yarısı herkesin sahura hazırlandığı saatlerde 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile Selam Tevhid Örgütü soruşturmalarında görev alan polislere yönelik başlatılan operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan eski Emniyet İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Hayati Başdağ'ın Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde yaşayan kardeşi İshak Başdağ(38) ve annesi Şahasde Başdağ(58) Cihan Haber Ajansı muhabirine konuştu.

"MAKAMLARINI NE KADAR DEĞERSİZ ŞEYLERE SATTIKLARINI GÖRÜYORUM, ONLARA ACIYORUM"

Sağlık kontrolüne getirildiği sırada, kelepçeli ellerini havaya kaldırarak "Haram lokma yemedim, en ufak kanun dışı hiçbir işim yok" diye bağıran ve operasyonun sembollerinden olan eski Emniyet İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Hayati Başdağ'ın kardeşi İshak Başdağ, Osmanlı İmparatorluğu'nu herkesin övdüğünü hatırlatarak, "Şuan ki liderlerimiz de övüyor ama Fatih Sultan Mehmet yargıya müdahale etmedi, kolunu kadıya uzattı, 'adalet yerine gelsin' diye. Osmanlı'yı övüyorsunuz, özellikle liderlerimiz övüyorlar ama Osmanlı'nın gereğini yapmıyorlar, Osmanlı devleti bir hukuk devletiydi. Fatih Sultan Mehmet bile kadı efendiye boyun eğerdi, onun kararlarına karşı çıkmamıştı. Bu neden kaynaklanıyor? Liderlerimizin, çoğu insanımızın nefsini tanımadığından kaynaklanıyor. Nefsini tanıyan insan bu yanlışları yapmaz. Biz ailece Hayati ağabeyimizin yanındayız, ağabeyimiz çok seviyoruz, son olaylardan haberlere baktığım zaman inan ki o üst düzey bakanlar olsun, onların çocukları olsun, bazı taraf tutan hakim ve savcılar olsun, onlara baktığım zaman inanın yemin ediyorum bir kinim yok, hatta şuan itibariyle değil son şu 4-5 aydan beridir hep acıyorum, onların o hallerine acıyorum, o makamlarını ne kadar değersiz şeylere sattıklarını görüyorum, onlara acıyorum." şeklinde konuştu.

"HAKİM VE SAVCILARIN VİCDANLARI BU KADAR MI KORKMUŞ"

Anne Şahasde Başdağ ise oğlunun 5 aydan beri haksız yere hapiste yattığını söyledi. Başdağ, "Polis olarak, müdür olarak görevini yapmasın mı benim çocuğum? İnan çok çalıştı benim çocuğum, misafir gittiğimizde işinden dolayı beni karşılayamazdı, küskün değilim, dargın da değilim, hep çalıştı. Gece kaçta gelirdi? 10-11'de gelirdi. Gelin sevinirdi 'anne sen geldin de Hayati erken eve döndü' diye. Ondan sonra 2 saat otururduk veya oturamazdık, muhabbet edere hasret giderirdik, sonra o yatağına ben yatağıma. İnanır mısın sabah saat 4'de kalkardım, 'Hayati yine yatakta yok', 'Hayati nerede' diye sorardım geline. 'Anne sen geldin de biz Hayati'nin yüzünü gördük, biz hayatinin yüzünü göremezdik ki hayati hep çalışırdı' derdi. Allah rızası için söylüyorum şimdi bu Hayati'nin günahı neydi? Biz haram lokma yedirmedik, alnımız açık, yüzümüz ak, bir yolsuzluk ta yapmadık, eğer çocuğumun bir yolsuzluğu varsa inan ben ondan önce cezasını vereceğim, 'yat yavrum' diyeceğim, 'yat cezanı çek' ama bir cezasını göremedim, göstersinler bana. Bu adalet bu kadar mı yıkılmış, bu adalet hiç kalmamış mı, bu hakimler savcılar neredeler? Allah rızası için ben onlara çağırıyorum. Hiç demiyorlar, bu çocuk görevini yapmasa mıydı? Hırsızın, katilin, uyuşturucunun peşine onlar. Ne diyeyim artık her şeyin peşinde sabahlara kadar onlar gidiyorlardı, onlar rahat uyuyorlardı, başları yastıkta çok rahttılar. Bizim çocuklarımız ana kuzusu değil mi? Sen kendi yolsuzluğun için, kendi pisliğini için, üstünü kapatmak için, inan bu ağzıma yakışmıyor ama yakıştıracağım artık, sen tut kendi çocuklarını çıkart yerine bizim çocuklarımızı koy içeriye, polisleri koy içeriye. Polisler de ana kuzuları, ana yavruları değil mi? Vatan evlatları değil mi? Allah rızası için, gece sabahlara kadar vatanını, milletini, devletini beklediler, millet yattığı zaman onlar meydanlarda geziyorlardı. Yazık günah değil mi? Sonu ne olacak? Adalet istiyoruz, adalet, adalet... Alnımız açık, yüzümüz açık, başımız dik, Allahıma şükür, vicdanen huzurluyuz. Ama onlara soruyorum vicdanları rahat mı? Allah rızası için. O secdeye başlarını koydukları zaman rahatlar mı? O başbakana, cumhurbaşkanına soruyorum. Ama ne yazık başbakan ve cumhurbaşkanı olamamışlar. 12 senedir ben onlara oy vermişim. Orada imzam dahi var. Ellerim kırılaydı. Müslüman, İslam diye verdik. Polis demek ne demek? Bu görevini yapmayaydı mı? Gözünü mü yumaydı yaptıkları haksızlıklara, gördükleri yolsuzluklara? Bu polisler niye yatıyor Allah aşkına söylüyorum, 5 aydır çocuklarımız suçsuz yere niye yatsın? Eğer bir yolsuzlukları varsa öne döksünler. Desinler 'bir yolsuzlukları var'. Paralar, paralar, adımız çıktı paralar. Allah rızası için paralar kimde şimdi? Saraylar, köşkler, bağ, bahçe, arabalar, villalar, çocuklarımızı bunlar için kurban mı etti? Onun çocuğu çocukta sizim ki değil mi? Onlar ana kuzuları değil mi? Vatan evlatları değil mi? Onların giydiği ayakkabıyı bizimkilerde giysinler. İnan o AK Parti'nin içinde bir sağlam insan göremedim. Allah rızası için birisi çıkıp ta 'bu çocuklar bizi bekliyor' demedi. Polis demek ne demektir? Kefenleri koltuklarında polislerin. Böyle bir şey Türkiye'ye yakışır mı? Suçsuz yere benim çocuğum 5 aydır içeride yatıyor. Hakka reva mı bu? Üç tane çocuğu var ağlıyor, onun hesabını kim verecek. Bu hakimlerin, savcıların o kadar mı vicdanları korkmuş. Ne kadar baskı altında kalmışlar böyle. İnan vicdanları kalmamış. Kendine gelsinler, ayıp, günah, yazık, bu kadar olmaz." diye konuştu